Siz Güçlü Bir Kadın Mısınız?
Terapilerde kadınların genel şikayetleri arasında güçsüzlükleri ve eşlerinin kendilerini ezmeleri gündemi vardır. Terapilerde, kadınlar “ben daha yüksek maaş alsaydım ya da ben kariyer yapsaydım, evlenirken zorluk çıkarıp çok şey isteseydim, okusaydım, iyi bir işim olsaydı daha evliliğimde çok şey farklı olurdu.” gibi cümleler kurmaktadırlar.
Kadınlar sorunların sadece kendi pozisyonlarıyla ilgili olduğunu düşünüp beraberinde tüm bu sorunların ‘iyi niyetli olma’ zaaflarıyla bağlantılı olarak yaşandığını düşünürler. Sorunun bütün yükünü üstlenirler ancak bu her zaman böyle değildir.
Çünkü bazen dış faktörlerden dolayı sorunlar oluşur.
Acaba Kadınlar neden güçlü olmak ister?
Hiç düşündünüz mü?
Etrafınıza şöyle bir bakın.
Güçlü olmak istemeyen kadın var mı?
Varsa bu kadınlar kimler?
Kadını güçlü olma savaşına sokan asıl şey nedir?
Bugünün kadını, evli veya bekar olsa da çevresindeki erkeklerle yarışa girmeyi tercih ediyor.
Belki de kendini buna mecbur hissediyor. Niye mecbur hissettiğine ayrıca bakmak gerek.
Ancak konuyu yarış boyutunda götürmek gerçekten kadının yaratılışına ağır gelen bir durumdur. Çünkü kadın kadına yarışta olduğunda kadınsı yönler pekişirken, erkekle yarışta kadının zamanla erkeksileştiği gözden kaçmamaktadır. Erkekle yarış, bazen onun rollerine girmeyi de mecbur eder. Ancak kadınlar açısından bu yarışa girmek ve güç sahibi olmak için her zaman iyi bir çözüm, yöntem değildir.
Karşı cinsle rekabet çözüm yerine sorunları arttırarmaktır. Eğer ilişkinizde eşinizle güç ve ego savaşına giriyorsanız, net söyleyebilirim ki bu hiçbir işe yaramayacaktır.
Çünkü kadın yaratılış itibariyle güç savaşını kadınsı yönüyle gerçekleştirir ve bunu bilir. Bilmediği ve erkek tarzıyla yapmaya çalıştığı bu mücadele kadına oturmayan, bedeni uymamış, her yerinden dökülen bir kıyafet gibidir. Kendiyle bağdaşmayan bu mücadele şekli kadını güçlü yapmak yerine daha çok yıpranmasına ve acımasız davranışlara maruz bırakır.
Evlilik bütünleşmek içindir, asıl güç aile bireyleri ile sağlanır. Ancak günümüzde kadın, bir bütün olarak güç sağlamak yerine ezilmemek için nasıl güçlü olacağını bireyselleşerek bulmaya çalışıyor. Ayrıca bunun için de teşvik ediliyor.
Eşe Misilleme yaparak, ilişkide kim baskın çıkacak mantığıyla yaşamak hiçbir şekilde hiç kimseyi güçlü yapmaz, bu ince detayı unutmamak gerekir.
Eğer bir İlişki misilleme ile rekabete döküldüyse o çatışmalı ilişkiden maalesef hayır gelmez. Bu rekabetin asıl kaynağı kadının kendini eksik hissetmesi veya kasten hissettirilmesidir.
Bazen yetiştirilme tarzı, bazen da evlilikteki rollerin çatışması, ailevi sarsıntılar kadına değerli ve söz sahibi olmak için çareler aratır. Bireysel ve travmatik incinmişlikler, evlilik sorunları farkında olmadan kadın ve erkeği rekabete götürebilir. kadın ve erkek olarak birbirinden farklı olduğu bilinen bir gerçektir. fiziksel, zihinsel, duygusal, biyolojik yapıları kadın ve erkeklerde belirgin şekilde farklıdır.
Kadının iletişim becerilerinde eksik olması, bununla birlikte duygular noktasında yoğunluğu ve hassaslığı ezilmesine sebep olmaktadır. İletişimin eksikliğinin getirileri ve kadınsı hassas yönlerin fark edilememesi olayın sebebini başka yerlerde aramaya götürmektedir.
Kadının öncelikle kendi artı veya eksi yönleriyle birlikte yaratılıştan gelen kadınsı yönlerini, kadın kodlarını bilmesi ve fark etmesi gerekir. kadının kendi yaratılış özelliklerini bilmesi, aslında kadının gücünün tam teyididir. Kadınlar gücü söz geçirmek ve eşin yanında ciddiye alınmak için önemsiyorlar. İlişkide var olmak adına bir çok yöntemleri deniyorlar.
Bunu sağlamak ve güçlü olmak için sosyal hayatta çalışmak istiyorlar. Bazen çalışmak da yetmiyor daha iyi bir iş veya konum hedefi koyuyorlar.O da yetmiyor kariyer yapmak istiyor. Yani kadın evdeki sorunları çözmenin yolunu kendi başarısında aradıkça çıtayı yükseltmekten kaçınmıyor.
Bütün şartları zorlayarak bunun için uğraşıyor. Çünkü bireysel başarıyı ev ve aile içindeki huzurunun şartı olarak gerekli görüyor. Ve kadınlar kendi kadınsı gücünü fark etmediği için bu nedenle erkeklerin görüş sahasında boy göstermeyi, yarışı tercih ediyorlar.
Çalışmak ve üretken olmakta hiçbir anormallik yok, burada konu yanlış anlaşılmasın. Kadın evde ve ilişkide var olma sürecine girdiğinde çalışması, hedeflerini arttırması, hatta kariyer yapmasına rağmen evlilik ilişkilerini yoluna koymada bunların tek başına yetmediğini anlaması ve arayışı hatalı yerde aradığını anlaması gerekiyor. Yani güçlü olmanın, varlık göstermenin ve eşe söz geçirmenin yolunu dışsal arayışlarda değil, kendi içsel yönüyle kendi bireysel yapısında aramalıdır.
Bugünün Kadını gerçekten çok çalışıyor, çırpınıyor. Evde, sosyal hayatta ezilmemek, eşine veya erkeklere karşı güçlenmek adına ciddi çaba sarf ediyor. Ancak unutmamak gerekir ki sahip olunan meslek ve beceriler, tüm kabiliyet ve donanımlar evlilik sorunlarını halletmeye yeterli değildir.
Kadınlar mesleki yönden ciddi başarılar gösterip kariyer yapsa dahi yine de evlilikte sorunlar yaşıyorlar. Kariyer yapmak, kabiliyetli, becerikli, donanımlı olmak kadının sadece mesleki olarak güçlenmesini sağlayabilir. Ancak mesleki başarı kazanmış olması, kadının aile ilişkilerinde de güçlü ve yönetebilen olacağı anlamına gelmez. Bu konu ciddi bir yanılma ve ayrımdır.
Her ailede olduğu gibi Kariyer sahibi kadınlarda da ev, iş, ailevi problemleri görülmektedir. Eğer kadının mesleki ve sosyal başarısı erkeklerle olan ilişkisini olumlu etkileseydi boşanmalar ve yaşanan onca aile kavgalar, çalışan ve başarılı kadınlarda daha az olurdu. Halbuki Eşleri ile ciddi sorun yaşayan ve ezilen başarılı kadınlara rastlamak günümüzde oldukça fazla..
Bir kadın için erkeğe karşı kendini güçlü hissetmek ve güçlü göstermek isteği önemlidir. Bunu sağlamak için kadınların yapması gereken birkaç şey vardır:
Öncelikle erkeklerle anlaşmanın veya onlar tarafından saygı duyulmak istemenin normal olmakla birlikte bunun eğitimle ya da kariyer yapmakla ilgisinin olmadığını da bilmek gerekir.
Kadın zaten yaratılış itibariyle çok güçlüdür. Kadının kendi kadın gücünü bilmesi için kendini tanıması gerekir ve bu konu çok önemlidir. Kucaklayıcı ve şekillendirici özelliğinin bilen kadın, sakin ve açıklayıcı haliyle daha güçlü ve çekicidir.
Buradaki çekicilik hükmetme ve taraf olunma anlamındadır. Evlilikte veya iş yaşamında erkekle yaşanan her sürtüşme, fikir ayrılığı kadın için güçsüzlük anlamına gelmez.
Burada önemli olan şey, sürtüşmeyi yönlendirme şekli ve olaylara verilen tepki yani iletişim becerisidir. Kestirip atan kaba erkek yapısına karşı, açıklayan ve izah eden, hamur gibi şekil veren dişi inceliği kadını her zaman güç sahibi yapar.
Kadın için önemli olan asıl şey, olaylar karşısındaki ortaya koyduğu duygusal dayanıklılığıdır. Duygusal olarak kendini yönetemeyen bir kadın, ne kadar kariyer yaparsa yapsın evde, işte ve çevredeki erkeklerle yine sorunlar yaşayacak demektir. Sadece erkeklerle değil, herkesle bu sorunu yaşama ihtimali yüksektir.
Güçlü kadın olmayı maaşa, kariyere bağlamak doğru bir algı değildir. Aslında günümüzün kadını güçlü olmak adına çırpınırken daha da yıpranıyor. Yıpranan kadın sorumluluklar altında ezildikçe hırçınlaşıp tahammülsüzleşiyor. Kadın bir çok rolü kaldırabilse de özellikle duygusal anlamda erkek desteğini önemser ve adeta bu destek onun yakıtıdır.
Erkek yanında fark edilen, beğenilen, saygı duyulan kadın olmanın adresi aslında kadının kendi yaratılış özelliklerindendir. Bu sebeple kadının önce sakinliğe, huzura ihtiyacı vardır. kendine bile kalamayan, hayatında içinde kaybolmuş kadınlar aile hayatını sürdürmekte zorlanmaktadır.
Bu sebeple kadınların güçlü olmak adına gönüllü aldıkları yüklerden yavaş yavaş vazgeçmesi gerekir.
Duygusal hırpılanmalara girmemek için yüklerden arınmak, asıl gücü sakinlik, yumuşaklık, esneklik, dişilik ve düzen gibi konularda aramak gerekir. Erkeksi yarış ve mücadeleler kadını sadece yorar, kendinden uzaklaştırır. öncelikle eş, sonra da anne özelliğine zarar verir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.