Seyyid Hafız Kemal Bey'e sorularım var!
Bu soracağım ve açıklanmasını beklediğim sorular nereden mi aklıma geldi?
CHP’nin Ardahan milletvekili Ensar Öğüt’ün, kaset kumpası ardından Kemal Kılıçdaroğlu için “Seyit” olduğunu yapılacak olağanüstü kongre öncesi, 22 Mayıs 2010 tarihinde açıklaması ile 2023’te yapılacak Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda Kemal beyin isminin geçtiği süreçte ise dünde “Hafızı Kuran” olduğunu açıklamaları nedeniyle aklıma geldi.
Kemal beyin seyitliği ve hafızı kuran olduğu yönündeki iddiaların nedense parti ve ülke seçimlerinin öncesinde aynı şahıs tarafından yapılması gerçekten ilgi çekici.
İlginç protesto şekliyle mesela, TBMM’e aracının bagajında canlı koyun getirmesi, CHP’nin iktidarının inek akıllı seçmenlerle mümkün olduğunu söyleyerek, iktidarın seçmenine küstahça hakaret ederek onları ineğe benzetmesi gibi.
Neyse Kemal Beye sormak istediğim sorulara bakalım şimdi ve Ensar Ögüt’ünde sorduğum bu sorular konusunda size katkı sunmasını beklediğimi de hatırlatayım.
Moğol istilası nedeniyle yaşadıkları Horasan’dan 13. yüzyılda Anadolu’muza hicret eden ve bir Türkmen aşireti olan Kureyşan aşiretine mensup olduğunuzu söylüyorsunuz…
Anadolu’ya hicret eden aşiretinizin tarihine baktığımızda, önce Konya’ya geldiklerini ancak Büyük Selçuklu sultanı tarafından günümüzde, Dersim (!) diye bildiğimiz vilayetimiz mücavirine yerleşiniz talimatları üzerine, emre binaen aşiretinizin günümüzde yaşadığı Dersim cihetine gelip yerleştiklerini görüyoruz.
Agos Gazetesinde uzun zaman Ermeni tarihi ile ilgili makaleler yazan, Sarkis Seropyan’ın
24 Ekim 2014 günkü kaleme aldığı makalesinden çok ilginç bir bölüm alıntıladım.
Kemal Beyin aşireti Kureyşanlar hakkında 17. yüzyılda nasıl bir değişim yaşadığını anlatır, hiç yorum katmadan olduğu gibi buraya taşıdığım şekliyle bir de ona bakalım.
Dersim adı Der Simon adlı papazdan mı geliyor?
Dersim adına 17. yüzyıla kadar hiçbir yerde rastlanmaz. Ancak Türklerin egemenliğinden sonra Mananağik, Karya, hatta Zırvan yer adlarına karşılık Dersim daha çok telaffuz edilmeye başlar. Bu konuda halk arasında tarihsel temelleri olan bir efsane de anlatılır halk.
1604 yılına gelindiğinde bir yandan İran Hükümdarı Şah Abbas Doğu Ermenistan halkını İran içerlerine göç ettirerek ülkeyi boşaltırken, diğer yandan Sinan Paşa ile anlaşan Celaliler de Batı Ermenistan topraklarındaki halkı yok ediyorlardı.
Bu nedenle 1604’ün baharında Erzurum, Erzincan, Eğin ve Kemah halkı Celali zulmünden kaçarak her şeyini terk edip batıya, İstanbul ve Trakya taraflarına sığındılar.
Bu felaket yıllarında ana yurdundan ayrılmayan Ermeni halkı, Celalilerin soygun ve kıyımından kurtulmak amacı ile din değiştirmeyi yeğliyordu.
Rivayete göre, Keşiş Dağı eteklerinden Sıpıngar ve Çardaklı eteklerindeki Ermeni köyleri dinini değiştirip yurdundan uzaklaşmamayı seçmişti.
Bunlar İslamiyeti kabul etmelerine karşın Ermeni köy adlarını (Pırgçatağ-Pışgıtağ-Kalarıç-Kalaris, Kartağ, Sıpıngor, Sırgatağ-Sırpatağ, Çormes, Khakh, Sılbus-Surp Luys, Til, Vartamşah vb.) ve kiliselerini korumayı başardılar.
Dağ köylerinde saklı hikâye
Dağ etekleri, yayla ve ova köyleri Ermenilerinin kaderi böyle düzenlenirken, dağ köylerininki daha farklı gerçekleşti.
Bağri, Mınzuri, Avzardi ve Kazandağ, Surp Luys, Simo, Dujik, Mal, Davras köyleri Ermenileri, Celalilerin saldırılarından nasıl korunmak gerektiği konusunda karar vermek için ruhani önderleri olan, zeka ve kararlarına güvendikleri Papaz Der Simon'un o tarihlerde dağ ülkesi dışında düzenlenmiş bir dini toplantıdan dönmesini beklerler ve efsane de burada başlar;
“Der Simon ve beraberindekiler ruhani toplantıdan dönerken trajik olayı duyar ve ne pahasına olursa olsun ülkelerine ulaşmak için hiç zaman kaybetmeyip dağlı kıyafetlerini değiştirir, başlarına birer yeşil puşi bağlayıp yollarda kendilerini Alevi-Kürt Din adamı olarak tanıtırlar.
Güven içinde ülkesine dönen Der Simon toplumun ruhani ve cismani yöneticilerini toplantıya davet eder ve bu zor durumdan kurtulmanın çaresi olarak, din değiştirmeyi, ancak Türkleşip İslâmiyet’i kabul etmek yerine, bölgedeki komşu Alevilerin dinini kabul etmeyi önerir.
Karar oybirliğiyle kabul edilir. Bu durumda Der Simon Seyit Ali adıyla Kureyşanlar ocağının piri unvanını alır, ancak çok geçmeden Ermeni ve Alevi dini önderlerinin öğüt ve destekleriyle Piri-piran (Gatoğigos) makamına layık görülür.
Bu efsane, daha doğrusu tarihsel olgu hakkında toplantı zabıtları tüm ayrıntıları ile parşömen üzerine kaydedilmiş ve kutsal emanet olarak Piri-piranın mirasçıları tarafından saklanmaktadır.
Bunlar dokunulmaz olup Piri-piranın en büyük oğlundan başka hiç kimse tarafından el sürülemez. Mirasçı pir babasından veya dedesinden emanet aldığı yazılarla ilgili tüm ayinleri ve de içeriğini herkeslerden gizleyeceğine ve koruyacağına dair ant içer.
Böylece, dağlar ülkesi Ermenileri Aleviliği kabul ederek tehlikeden uzak kalmış ve de önderinin adını ölümsüz tutmak için, Yüksek Ermenistan'ın en yüksek dağ ülkesini Der Simon diye adlandırmış, bu da zamanla değişime uğrayıp kısaltılarak Dersim şeklini almış.” der.
-Birinci sorum, Kemal Bey…
Ermeni tarihçi Sarkis Seropyan’ın iddia ettiği ve kaleme alığı makalenin bu bölümü ile ilgili neredeyse dokuzuncu yılına girecek konuda Kureyşan aşiretinin bir mensubu ve bir siyasetçi olarak neden yargı yoluyla dava açıp itirazda bulunmadınız?
-İkinci sorum, Kemal Bey…
16 Mayıs 2012 günü Almanya’da mukim “Dersimli Ermeniler” derneğinin başkanı Miran Pirgiç Gültekin Ermeni haber ajansında isminizi vererek bir röportajında Ermeni olduğunuzu açıklamışlardı.
Açıklamalarında “Dersim” denilince akla ilk gelen siyasetçi olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili “Annesinin Ermeni olduğu kesindir, bu bilinen bir gerçek. Fakat Kemal Kılıçdaroğlu bunu reddetmeyi tercih ediyor. Kılıçdaroğlu bunları inkar ederek annesine hakaret etmektedir.”Kılıçdaroğlu ile annesinin Ermeni kökenli olduğunu çekinmeden söyleyebilmesi talebiyle görüşüp görüşmeyecekleri konusunda, Pirgiç, “Görüşme ihtiyacı duymadık. Çünkü kendini inkar ediyor” demiştir.
Bu konuda yalan söylüyorsa, Piran Pirgiç için her hangi hukuki süreç başlattınız mı?
18 Haziran 2022 günü benimde davetli olduğum bir uluslar arası konferans Ankara Öğretmen Evinde sabah saat 09’30 da başlayıp takriben 10 saate yakın devam etti.
Konferansın muhtevası şu başlığı taşıyordu;”İslam Dünyasının Problemleri ve Çözüm Önerileri” idi.
Konferansı tertip eden Dünya Seyyidler ve Şerifler Kültür ve Araştırma Derneği Başkanı muhterem Seyyid Hüseyin Zerraki, uzun yıllar Başbakanlık Osmanlı Arşivi ile İstanbul İl Müftülüğü Meşihat ve Şeriye Sicilleri Arşivinde bulunan Nakibül-Eşraf Şecere-i Tayyibe Defterleri ve Soy Şecereleri üzerinde araştırmalar ve çalışmalar yapmış bir zattır.
Yurt içinde üniversitelerde ve sivil toplum kuruluşlarında "Nakibül-Eşrâflık" kurumu üzerinde konferanslar vermiştir.
Hz. Muhammed (sav) ailesi Seyyidler ve Şerifler üzerinde yaptığı derin araştırmalar ve çalışmaları sonucu yurt dışında da başarı plaketleri, takdirnameler ile fahri doktora unvanlarına layık görüldü.
“SADAT BAKANLIĞI BURSA’DA KURDURMUŞTUR”
İlk Sadat bakanlığı Seyyid Muhammed Buhari(emir sultanın talebelerinde Seyyid Ali Natadır.
Bu bakanlık 150 yıl devam etmiştir, bir ara bakanlık kaldırılınca seyyid olmayan sahtekârların meydana çıkmasıyla 2.Sultan Beyazıt tarafından 1494 yılında tekrar İstanbul’da Başnakiplik kurumu kurulmuştur, bu kurumun başkanlığına Seyyid Mahmud efendi atanmış,Osmanlı devletinin kuruluşundan 3 Mart 1924 tarihine kadar devam etmiştir.
600 yıl içersinde 66 tane Başnakip, 280 tane’de Nakibül-Eşrâf kaymakamları görev almışlar.
Bunların görevleri Seyyid ve Şerifleri bilimsel olarak kayıt altına almışlardır.
-Üçüncü ve son sorum.
5 Temmuz 2022 günü kendi dernek web sayfalarında, Osmanlı Devletinde “Seyyidlik Hüccetleri ve Şecereleri Hangi Kurum Tarafından Veriliyordu” başlıklı makalesinde yukarıdaki bilgileri veren Dr. Seyyid Hüseyin Zerraki beyin açıklamaları muvacehesinde soruyorum.
Elinizdeki şecere de iddia ettiğiniz üzere Osmanlı döneminde Nakib-ül Eşraf olan var mı? Zira Osmanlı dönemi arşivlerinde “Nakib-ül Eşraf” olmayanlar asla seyyid ve şerif kabul edilmediği anlaşılmaktadır.
Seyyid olduğunuz iddiasını “DÜNYA SEYYİDLER VE ŞERİFLER KÜLTÜR VE ARAŞTIRMA DERNEĞİ” onaylıyor mu?
Sorularıma siz veya eski milletvekiliniz Ensar Öğüt verirseniz milletim adına teşekkür ederim.
18 Haziran 2022 günü saat 09.30’da başlayan “İslam Dünyasının Problemleri ve Çözümleri” konferansında, Dr. Lübnan Seyyidler Cemiyeti Başkanı Dr. Seyyid Şeyh Cemil Abdülhalim ile Dr. Seyyid Hüseyin Zerraki bey ile beraberiz.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.