Seçimlerde Yasin, Atatürk’ün ölüm yıldönümünde Dans!
Belediye seçimlerinde Yasin, Atatürk’ün ölüm yıldönümünde Dans
Seçimlerde oy almak için Yasin okuyan Ekrem İmamoğlu,
Atatürk’ün ölüm gününde dans ediyor.
İkisini de oy için yapıyor.
İkisi de gösteriş.
Tam bir münafıklık örneği.
Seçimlerde Yasin
Seçimlerden sonra içki ve dans.
Ekrem beye bu münafıklık yakışıyor mu?
Mevlana’nın dediği gibi; “Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol”
*
10 Kasım’da dans ve müzik bir başkadır, imza Ekrem İmamoğlu
10 Kasım, Atatürk’ün 84. Vefat yıldönümü,
Ekrem İmamoğlu müzik eşliğinde dans ediyor.
İnsanlar ölülerini dualarla anarlar.
Dans ederek, dünyevi müzik çalarak değil.
***
Ekrem İmamoğlu’nun ahmak hakaretli yargılanması
Ekrem İmamoğlu YSK hakimlerine ‘AHMAK’ dediği için yargılanıyor.
Ekrem bey ceza almak için epey uğraştı.
Ceza almak için adeta çırpınıyor.
Ceza alacak ki, mağduru oynayacak.
Ancak Ekrem İmamoğlu’na bundan dolayı siyasi yasak getirecek bir hakim, Türkiye’de yoktur.
Olacak olan, Ekrem İmamoğlu’na, hakimlere yaptığı hakaretten dolayı para cezasıdır.
Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak cezası vererek, Ekrem İmamoğlu’nu ödüllendirecek bir hakim olamaz.
Eğer Ekrem İmamoğlu’na bir hakim, yaptığı ‘AHMAK’ hakaretinden dolayı siyasi bir yasak getirirse, hukuku da adaleti de tartışılır.
Ama hakimin amacı: Ekrem İmamoğlu’nu (yaptığı hakaretten dolayı siyasi yasak getirerek) ödüllendirmek ise, o başka.
***
Atatürk İngiliz casusu Vahdettin Vatan haini öyle mi?
Geçtiğimiz 10 Kasım, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 84. ölüm yıl dönümüydü.
Her zamanki rutin işlemler yapıldı.
Herkes kendi anlayışına göre Atatürk’ü andı.
Kimi dualarla andı,
Kimi vals yaparak,
Kimi de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu gibi dans ederek andı.
Kimi abartarak adeta Atatürk’e taparcasına andı,
Kimi sadeliği koruyarak andı.
Atatürk’ü hala tanrı gibi görenler de var.
Atatürk bizi kul olmaktan kurtardı diyenler, Atatürk’e adeta tanrı muamelesi yaparak kul oluyorlar.
Bunu da 10 Kasım anmalarında yine gördük.
Bu da ayrı bir tartışma konusu.
*
Atatürk İngiliz ajanı, Vahdettin vatan haini mi?
Bir de yıllardır değişmeyen bir konumuz var.
Bir kesim, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü İngiliz ajanı olarak görüyor.
Bir kesim, Osmanlı Padişahı Halife Vahideddin Han’ı vatan haini olarak görüyor.
Ne Gazi Mustafa Kemal Atatürk İngiliz casusu ne Padişah Vahdettin Han vatan haini.
İkisi de vatansever.
Gazi Atatürk, Padişah Vahdettin’den daha zeki bir lider.
Zaten öyle olmasaydı Mustafa Kemal değil, Vahdettin Atatürk soyadını alacak başarılara imza atardı.
Vadettin Han’ın hataları elbette vardır ama, Vahdettin hain olarak anılamaz.
Yıllardır ideolojik bakışla kendi tarihimizi ve kendi liderlerimizi kötülüyoruz.
Sultan Vahdettin Kurtuluş savaşını, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e verdiği emirle başlatan Osmanlı Devleti’nin, yani 'DEVLET-İ ALİYYE'nin Başkanıdır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk de, adeta “emredersiniz padişahım” diyerek, Halife Vahideddin hazretlerinden aldığı emirle Samsun’a çıkarak, Kurtuluş Savaşı’na başkomutanlık yapan, Halife Padişah Abdülmecid Efendi’den sonraki Osmanlı Devlet Başkanıdır.
Cumhuriyetimiz de Osmanlı İmparatorluğu’nun, yani Osmanlı Devleti'nin resmî adı olan 'DEVLET-İ ALİYYE'nin devamıdır.
Türkiye Cumhuriyeti de, ‘DEVLETİ-İ Türkiye’dir.
Bugüne kadarki her cumhurbaşkanımız, Osman Gazi, … Fatih Sultan Mehmet Han, …, Abdülhamid Han, Vahdettin Han, … Gazi Mustafa Kemal Atatürk, … Recep Tayyip Erdoğan, … aynı zamanda 'DEVLET-İ ALİYYE'nin devlet başkanıdır. Padişahlık da Halifelik de devlet başkanlarımızın şahsında devam etmektedir.
*
Kurtuluş Savaşlarımızı (1922-2016) küçümseme sendromu
Yüz yıl içerisinde 2 kurtuluş Savaşı verdik.
1. 1922 Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk
2. 2016 Başkomutan Gazi Recep Tayyip Erdoğan
*
Yine bir kesim;
1. Kurtuluş Savaşımızı ve Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Atatürk’ün rolünü küçümserken,
Bir kesim de;
2. Kurtuluş Savaşımızı (15 Temmuz) ve Başkomutanı Gazi Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Erdoğan’ın rolünü küçümsüyor.
Bu sendromdan artık kurtulmalıyız.
İki kurtuluş savaşını da millet olarak, başkomutanlarımızın liderliğinde biz verdik.
Geçmişimize hakkaniyetli bir şekilde sahip çıkmalıyız.
*
Halife Abdülhamid, Padişah Vahdettin ve Gazi Atatürk
Abdülhamid de Padişah Vahdettin de Atatürk de öncesindekiler de sonrasındakiler de hatalarıyla sevaplarıyla günahlarıyla başarılarıyla, başarısızlıklarıyla bizim geçmişimizdir ve bizim liderlerimizdir.
Tarihimize hakkaniyetli bakarak, tarihimizi objektif olarak değerlendirmeliyiz.
*
Savaşta dans ve düğün
Ayrıca Atatürk savaş ortamında kadınlarla dans ediyordu demek ile
Savaş ortamında Vahdettin sarayda düğün yapıyordu demek arasında da bir fark yoktur.
İkisi de kötüleme amaçlıdır.
***
Hakan Şükür, Osman Öcalan, Selahattin Demirtaş, Sedat Peker, Cem Uzan, Cemil Bayık, …
Bunların birbirinden bir farkları yok.
Suç işlemişsen, bedelini ödeyeceksin.
Futbolcuya, işadamına, mafyaya, bakan, milletvekiline, … falana filana suç işleme özgürlüğü yoktur.
Türkiye bir hukuk devletidir.
Hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü yoktur.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da
Devlet Bahçeli’nin de
Süleyman Soylu’nun da, … suç işleme özgürlüğü yoktur.
Hakan Şükür’ün de
Sedat Peker’in de
Selahattin Demirtaş’ın da,
Cem Uzan’ın da, … suç işleme özgürlüğü yoktur.
*
Hakan Şükür suçsuz mu?
Hakan Şükür elbette, darbeci-işbirlikçi Fethullah Gülen’in yanında yer almakla suçludur.
Hakan Şükür, birinin Cemil Bayık’ın yanında olup da ‘ben suçsuzum’ diyen birinden hiçbir farkı yoktur.
Daha önce de hakan Şükür’e teslim ol çağrısı yapmıştık.
Hakan Şükür’ün yapması gereken tek şey, gelip teslim olup cezasını çekmesidir.
Hakan Şükür’ü televizyona çıkaranlara da yazıklar olsun.
Ha Sedat Peker’i televizyona çıkarmışsın,
Ha Cem Uzan’ı televizyona çıkarmışsın,
Ha Fethullah Gülen, Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan, … gibi birini televizyona çıkarmışsın,
Ha Hakan Şükür’ü televizyona çıkarmışsın,
Hepsi aynı kapıya çıkar.
Bu kafayla, bu korkaklıkla, bu anlayışla, bu mantıkla, bu ihanetle, … terörle, terör örgütleriyle (PKK, FETÖ, DEAŞ, DHKP-C, …) mücadele edilemez.
***
Kenan Evren, Kemal Kılıçdaroğlu, din dersi ve başörtüsü
Kenan Evren dini kontrol altına almak için, kontrollü din için zorunlu din dersi getirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu da ileride başörtüsünün yasayla yasaklanması için bir yasa önerisinde bulundu.
Kenan Evren de Kemal Kılıçdaroğlu da kazdıkları kuyuya düştü.
İkisi de amaçlarına ulaşamadı.
Evren ve Kılıçdaroğlu’nun memlekete tek faydası belki de bu.
Niyetleri tam tersi olsa da;
Evren din dersinin zorunlu olarak okutulmasına sebep oldu.
Kılıçdaroğlu da başörtüsünün anayasal güvence altına alınmasına sebep olacak.
***
Haftanın Twitter mesajım;
Kemal Kılıçdaroğlu başörtüsü ile ilgili yasa (3 Ekim) önerisinde bulunduğu anda, CHP’nin 14. Katında hazırlanan plan ile ilgili bu mesajı paylaşmıştım.
*
“Kemal Kılıçdaroğlu, başörtüsünün ileride yasaklanması için başörtüsü ile ilgili yasa teklifi getiriyor. Normalde ciddi bir başörtüsü sorunu yok. CHP'nin 14. Mason katında hazırlanan bu yasa ile ileride başörtüsünün yasaklanmasının altyapısını hazırlayacaklar. Yalancı Kemal”, @StratejikHedef, https://twitter.com/
*
Kenan Evren de Kemal Kılıçdaroğlu da amaçlarına ulaşmak yerine, hayal kırıklığına uğradılar.
Kenan Evren kontrollü din dersi ile Müslümanları İslam’dan uzaklaştırmayı hedefledi ama, başaramadı. Zorunlu din dersi tam tersi bir sonuç verdi.
Kemal Kılıçdaroğlu da başörtüsünü ileride tamamen yasaklanacak bir duruma getirmeyi amaçladı ama, o da Evren gibi kazdığı kuyuya düşerek pişman oldu.
Şimdi kaçmaya çalışıyor ama, milletten kaçış yok.
Başörtüsü anayasal güvenceye kavuşacak ve sorun olmaktan tamamen kurtulacak.
Kenan Evren ve Kemal Kılıçdaroğlu kaybetti.
Millet kazandı.
Milletimiz her zaman kazanır.
Çünkü milletimiz inançlıdır, Müslümandır, ALLAH yolundadır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.