
Psikolog Hilal Uzunkaya Seçen artık HuhuNewsTV’de: İşte ilk yazısı…
Türkiye’nin en iyi psikologları arasında sayılan Hilal Uzunkaya Seçen, “Psikolojiye Dair” program ve köşe yazılarıyla HuhuNews TV ailesine katıldı.
Psikolog ve Aile Danışmanı Hilal Uzunkaya Seçen, köşe yazıları ve “Psikolojiye Dair” programıyla HuhuNews TV takipçileriyle buluşacak.
Hilal UZUNKAYA SEÇEN Kimdir?
-Psikolog ve Aile Danışmanı.
-Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Psikoloji bölümünden 2012 yılında mezun oldu. Tezli yüksek lisans eğitimini Konya Selçuk Üniversitesi Aile Danışmanlığı bölümünde 2017 yılında tamamladı. Mesleğine özel bir danışmanlık merkezinde başlayan Hilal UZUNKAYA SEÇEN, TBMM, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda görev aldı. T.C. Cumhurbaşkanlığı’nda 2015 yılından bu yana kurum Psikoloğu olarak mesleğini icra etmektedir.
-Hilal UZUNKAYA SEÇEN ayrıca Hipnoz, NLP ve EFT uzmanıdır.
-Evli ve iki çocuk annesidir.
TOPLUMSAL VE SOSYAL SORUNLAR ELE ALINACAK
Hilal Uzunkaya Seçen, artık sesini huhunews tv’den duyuracak. Psikoloji yazıları, psikoloji dünyasından gelişmeler, psikolojik araştırmalar ve aileye dair özgün köşe yazılarıyla okurlarıyla buluşacak olan Hilal Uzunkaya Seçen’in ilk yazısı “Evliyim ama dulum!” başlığını taşıyor.
İşte Psikolog ve Aile Danışmanı Hilal Uzunkaya Seçen’in ilk yazısı:
“Evliyim ama dulum!”
Son zamanlarda bu ifadeyi çevremdeki pek çok evli kadından duyar oldum: “Evli ama boşanmış gibi hissediyorum”, “Evliyim ama kocam o kadar yok ki dul gibi hissediyorum” şeklinde ifadeler…
Kadının iş hayatında ve sosyal rollerde daha çok sorumluluk sahibi olması onu mutlu ediyor fakat artan sorumluluklar, beraberinde kronik yorgunluk ve çeşitli psikolojik sorunları birlikte getiriyor maalesef.
Peki evli olan kadına boşanmış gibi hissettiren nedenler neler olabilir?
Artan ekonomik kaygılar ve geçim sıkıntısı erkeklerin sırtına yük oldukça, pek çok rolü ailede kadın üstlenmek zorunda kalıyor. Stresli ve yorucu iş temposu olan erkekler eş ve çocuklarıyla daha az zaman geçirmeye başladıkça kadın, eş ve anne olarak daha çok yoruluyor.
Aynı zamanda çalışma hayatının içinde olan kadın, ‘bende çalışıyorum, aynı zamanda çocukların sorumluluğu, ev işleri, yeri geliyor arabayı ben sanayiye götürüyorum, yeri geliyor çocukları doktora götürüyorum, madem evliyim tüm bunları neden sadece ben yapıyorum ya da madem ben yapacaktım bütün her şeyi neden evliyim’ sorularıyla, kadınların ruh halini kısır döngüye sokuyor.
Hasılı, kadın bu soruları sormakta çok haklı. Çok fazla role aynı anda adapte olmaya çalışıyor. Onlar bu rollerin içindeyken, iş yoğunluğu ya da başka sebeplerle eşinin yanında olmaması kadına kağıt üzerinde evli fakat fiilen boşanmış gibi hissettiriyor.
İşi gereği sürece dahil olamayan kocalar kimi zaman vicdan azabı hissederek, çocuklarına ya da eşlerine hediyeler alarak, duygusal boşlukların yerini doldurmaya çalışıyorlar.
Bilmeliyiz ki duygusal boşlukların yerini maddi şeylerle doldurmaya çalışmak hiçbir zaman o boşlukların yerini kapatmaz.
Bu tıpkı sağ elimizdeki yara için sol elimize krem sürmek gibidir. Yara hiçbir zaman iyileşmez çünkü yöntem yanlıştır.
Bir de iş yoğunluğunu bahane ederek, sürekli kendisine alan açmaya çalışan, ailesiyle değil de bireysel ya da kendi arkadaşlarıyla sürekli zaman geçirmeyi tercih eden kocalar var. Evet anne-baba olmak çok kutsal bir o kadar da zordur.
Eşlerin, bireysel olarak da zaman geçirmeye, deşarj olmaya ihtiyaçları vardır. Fakat erkek sürekli yoğun iş temposundan dem vuruyor ve haftada en az bir gün de arkadaşlarımla vakit geçirmek istiyorum diyorsa, eşine de aynı şekilde alan açmalı, haftada bir gün çocuklarının sorumluluğunu kendisi alarak, eşine arkadaşlarıyla çocukların sorumluluğu olmadan bireysel olarak rahatlayabileceği bir alan açmalıdır. Bununla birlikte gün sonunda yarım saat de olsa çocuklar uyurken, eşler birbirlerine zaman ayırmalı, telefonlarına bakmaksızın, birlikte sohbet etmeli, bir kahve içmeli, günlerinin nasıl geçtiğini birbirlerine aktarmaları ya da sevdikleri bir programı birlikte izleyerek eş saati yapmaları, hem duygusal yakınlıklarını artıracak hem de sorunlarla baş etmelerine psikolojik rehabilitasyon sağlayacaktır.
Evlilik terapilerinde ve aile danışmanlığında her zaman söylenen önemli bir bilgi vardır: “Evlilikte çocukların yanında ailenin diğer çocuğu karı-koca ilişkisidir."
O çocuğun da beslenmeye, sevilmeye, zaman ayırılmaya ihtiyacı vardır.
Eşler, karı-koca ilişkisini ne kadar besler ve ona zaman ayırırsa kendi çocuklarına karşı da o kadar verimli ve faydalı olurlar.
Sevgi kutunuzu doldurun ki çocuklarınıza da dolu olan sevgi kutunuzdan sevgi aktarabilin.
Pek çok yuva son zamanlarda maalesef kadının üstündeki ağır sorumluluk ve rollerden dolayı dağılmaktadır.
Evlilik öncesinde istenilen zorunlu sağlık raporu gibi eşlerin de ruh sağlığı muayenesinden geçmesi zorunlu hale getirilse keşke.
Belki toplumun ve ailenin bozulan sağlığı göz önünde bulundurularak ilerleyen yıllarda bu yaklaşım hayata geçirilebilir.
Çünkü evlilik, bir neslin yetiştirilmesi için en önemli, temel kurumdur.
Eşlerin bu sorumluluğun üstesinden gelebilmesi ve sağlıklı nesiller yetiştirebilmesi için toplumun evlilik öncesi ciddi bir psikolojik muayeneden geçmesi ve evliliğe uygun ruhsal yeterlilikte olup olmadığının saptanması ve buna bağlı gerekli destekleri alarak evliliğin gerçekleşmesi gerekmektedir.
Her an sağlıksız ve mutsuz olan anne baba çocuğa da bu şekilde rol model olacaktır. Kader motifi denilen yapı içinde de çocuk öğrendiği aile algısı ve rol modellerini de kendi ailesine taşıyacaktır. Bozulan bir halka tüm zinciri etkisi altına alacaktır.
Önce kendiniz, kendi sağlığınız ve mutluluğunuz sonrasında da çocuklarınızın sağlıklı bir gelişim gösterebilmeleri için sorumluluklarınızı bölüşün, paylaşın.
Sağlıklı eşler sağlıklı nesiller için, sağlıklı ve mutlu kalın..
Yazının linki:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.