Oturduğu sofranın kavuğunu sallamak!
Ülkemizde iyi ki demokrasi var!
İyi ki siyaset yapıyoruz…
Uygar sallamalı poşet çayı da içtiğimiz tartışma götürmez.
Evlerimize çakılmamış olsaydık iyi gidiyordu…
…
Bu piyasa böyle…
Diğer piyasada popülistlik ağırlıkta.
Kolunu sallasan değecek, o kadar.
Benim merakım,her şeye bir kusur bulmayı kendine göre marifet sayan bu dehalar nerede yetişir? İlmi, irfanı, mektebi, imalathanesi var mi?
Aksine ithal demokrasilerde siyasetçilerin harmanı genelde ya sermayedir veya angarya. Çoğu da pişti masasından kalkar diğer masaya oturur.
Piştici bakmışsın belediye başkanı olmuş...
Zurna çalan bakmışsın ihaleden çalıyor.
Yine de iyimser olmak lazım…
Demokrasilerde şeffaflık esastır!
Taytlı göğüslere kadar açık…
…
Siyaset şüphesiz ülkeyi yönetmek demektir.
Dürüst, seviyeli, adaletli adam gibi…
Bizimkisinin seviyesinde, mutlaka ya zorba iktidar veya uzanamadığı ciğere mundar diyen, çetin kırılmaz ceviz muhalefet var. İktidar kanat taksa bile beğendiremez. Bu reyonda dostluk, arkadaşlık, kardeşlik sökmez.
Vefası hele de hepten silik, hepten nankör.
…
Vefaya bakın…
Dün beraber idiler…
Yürüdüler, ıslandılar, koşuşturdular.
Can ciğer…
Hatta aynı partiden seçilerek milletvekili statüsünde devletin sunduğu her türlü ucuz, beleş imkânlardan faydalandılar. Bakan da oldular, başbakan da.
Aynı partiyi hararetle, aşkla şevkle savundular.
Amma ki şu menfaat…
Kulakları çınlasın Tansu Çiller demişti:
“Verirsem iyiyim vermesem kötüyüm.”
Çatışma, ayrışma illa ki menfaat.
Dostluk adeta pamuk ipliği gibidir.
Kopması halinde akşamdan sabaha en büyük rakip, en amansız düşman.
“Divan-i Harbe vermezsem namerdim.”
Aaa sofraya oturunca da bir bakmışsın diyen o değildi.
Salla başını al maaşını!
…
Daha dün reklamını yaptığı partisinin bugün ülkeyi harap ettiğini, yoksulluk, işsizlik, beceriksizlik gibi akla ne gelirse salla dur.
“İki gün önce beraber değil miydiniz?”
“Beraberdik de bugün sofralar, çatallar, kaşıklar değişti.”
…
Aslında baştan başlamak gerekiyor.
Yunan’ı patates çuvalları gibi İzmir’den denize döktükten sonra aynı Yunan’ın Elen kültüründe yapmış olduğumuz pastanın tadı tuzu bu kadar.
Herkesin ağzında demokrasi dandı sakızı…
Herkes herkese karşı bir siyaset.
…
İktidarsa…
Hastaneler inşa etse, yollar yapsa,
Uçaklar uçursa yaranamaz.
Muhalefetse önlerine altından raylar döşense yine yok.
İşin doğrusu, bu bizim işimiz değildir.
Tarihimiz değildir, inancımız değildir, ahlakımız değildir.
…
Hele de kimin sofrasına oturursa onun kavuğunu sallamak işi, ailede, mektepte, kışlada öğrenilecek bir maharet değildir.
İthal rejimin damarlarında dolaşan kanın gereği; Verdiği sözde durmamak, emanete hıyanet etmek, konuşurken yalan söylemektir…
Cihanşümul İslam peygamberi bu gibilerine doğrudan “ münafık” diyor.
O zaman rekltefeye girerek siyasetimizi yenilememiz gerekiyor.
Evimizde, yolumuzda, aklımızda, cebimizde ithal ne varsa atalım.
…
Allah, “Hayırda yarışın” diye ferman ediyor.
Biz isek hayırsızlıkta yarışıyoruz…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.