Çocuk olmak yada çocuk kalabilmek!
Ruhunda o minik çocuğu hep yaşatabilmek...
İçindeki çocuğu şımartmak.
Dilediği gibi yaşamak...
Hangimiz bunları yapabiliyoruz?
Kaçımız, el alem ne der diye düşünmeden yaşıyoruz.
Kaçımız kendi gibi olabiliyoruz?
Hep başkalarına göre yaşıyor, onların ne düşündüğünü önemsiyoruz.
Oysa bu hayatın bize özel olduğunu da bildiğimiz halde, neden kendimize göre değil de başkalarına göre yaşıyoruz?
Kimene ki bizim hayatımızdan?
Ben başkasının hayatına müdahale etmiyorsam, başkasının benim hayatıma müdahale etme şansı neden olsun ki!
Kimsenin kimseyi yönetmeye hakkı yok!
Ben izin verdiğim kadar benim hayatımda olabilir insanlar, bunun dışında herkes durması gereken yeri bilip, ona göre hareket etmeli...
İyi sen benim hayatıma karış, ben sana müdahale edemeyim.
Sen bana her lafı söyle, ben sana sessiz kalayım. Böyle bir dünya var mı? Yok!
Sen sensin, ben benim...
Ben özgür bir bireyim, senin nerede durman gerektiğine de sadece ben karar veririm.
Fazla tevazunun sonu vasat insanlardan nasihat dinlemekle son bulur.
Mütevazı olup, tevazu gösterelim ama herşeyde olduğu gibi bu duygularda da, kendimize olan saygımızı kaybetmemek adına nerelerde sınırlar koyacağımıza da iyi karar verelim.
Saygıyla...
Günün Sözü;
Ne olursa olsun çizgini bozmadan hareket edip sakin kaldığın zaman hayat senin yapmak istediğin şeyi öyle güzel önüne seriyor ki, sen her şeyin sonunda kılını bile kıpırdatmadan tüm taşların yerine oturuşunu seyreden taraf oluyorsun. Zamanı var, herkesin ve her şeyin zamanı var... (Alıntı)