LGBT (Lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel)!
Son yıllarda çok duyar olduk bu harf dizilimini. Nedir bu LGBT?
Tarihi Lut kavmine kadar uzanan bu hastalık son yıllarda popüler gösterilerek, gençlerimizi içine çekiyor.
Pek çok aile ne yapması gerektiğini bilmiyor ve oldukça kaygılı.
Bu kaygı ile de çocuklarını daha çok bu hastalığa itecek, öfkeli ve agresif tavırlar ile baskı altına almaya çalışıyor.
Oysa ki modernize edilen bu akım, seçim ya da inanış olmayan hastalık olan bu durumun doğru uzman eşliğinde tedavisinin sağlanması gerekiyor.
İlk önce ailelere bu konuda vereceğim tavsiye, çocuklarıyla ilgili farkındalık sahibi olmaları, hangi sosyal medyaları takip ettiklerini, arkadaşları ile diyaloglarının nasıl olduğunun çok iyi gözlemlenmesi gerekiyor.
Maalesef sosyal medya üzerinden bu algı oluşturulmaya, LGBT savunucusu olan veya bu hastalığa sahip kişilerin, fenomen oldukları ve büyük paralar kazandıkları gösteriliyor. Gençler de kolay para kazanmak ya da bu şekilde fenomenleşmek için bu yola sapmaya başlıyor.
Çocuğunuzun LGBT hakkında ne bildiğini, fikirlerini, bunun bir hastalık olduğunu sağlıklı bir iletişim kurarak anlatmanız çok önemli!
Yargılamak, suçlamak, cezalandırılacağına dair yapılan olumsuzlamalar çocuğunuzu LGBT destekçisi insanların yörüngesine daha çok sokacaktır.
Çünkü bu işi bir lobi gibi yapan bu insanlar, özgürlükçü, hümanist, yardımsever görünerek gençleri aralarına almayı başarıyor.
Biz de aynı şekilde çocuklarımızı, gençlerimizi bu duygular ile bu karanlıktan uzak tutmalıyız…
Gökkuşağının O Güzel Renklerinden Vurdular Çocuklarımızı!
Maalesef bu propagandayı yapan bu zihniyet, çocukların en sevdiği, gökkuşağı ve onun o güzel renkleri ile akılda kalmayı başarıyor. Çizgi filmlerde her karede buna dair renklerin olduğu obje ve karakterler, satın alınan pek çok çocuk giyim markasında bu amblem ve renklere yoğunlaşılıyor.
Yıllarca çocukluğunu bunlara maruz kalarak geçiren, çocuğun en mutlu olduğu anlarda gökkuşağı ve onun renklerine bakıyor olmak, mutluluk duygusuyla o simgeyi eşleştirmesine sebep oluyor.
Küçük yaşta bilinçaltına atılan bu mutluluk eşittir gökkuşağı tohumu, büyüyüp sorgulamalar yapmaya başladığında gökkuşağı mutluluk verir, o çatının altındaki insanlarda öyle imajını yerleştiriyor maalesef..
LGBT Bir Seçim Değil Bir HASTALIKTIR!
Nasıl ki bir insanın sağlıklı olan kolunu, bacağını ya da başka bir uzvunu kesmek, ondan kurtulmak istediğini duysak, o insanın hasta olduğunu düşünürüz.
Öyle değil mi?
Peki iş cinsel uzuvlar konusuna gelince, cinsiyet değiştirmek için, bedenine zulmedip, sayısızca ameliyat geçirip, hormon tedavisi alan insanlara gelince nasıl bunun adı özgürlük olabilir?
Söyler misiniz?
Algı, normalleştirme, sevdirme, hoş gösterme, erken çocukluk dönemi tacizleri, erken cinsel deneyimler gibi pek çok sebeple cinsiyet değiştirmek isteyen ya da olduğu beden içinde hem cinsleri ile sayısızca ilişki yaşayan bu insanlar sonunda büyük bir ruhsal buhran içinde psikiyatrist ve psikologlara başvuruyor.
Peki tüm bunlar olmadan biz ne yapmalıyız? Biz ruh sağlığı uzmanları ve aileler ne yapmalı?
Öncelikle aileler, çocuklarının sağlıklı bir cinsiyet algısı için ki bu algı 2-4 yaş arasında oluşmaya başlar. Sağlıklı cinsiyet gelişimi için anne kız çocuğuna, baba ise erkek çocuğuna rol model olmalı. Son yıllarda artan boşanma ile çocuklar aile bütünlüğünden maalesef uzak kalıyor.
Ama ne olursa olsun en maksimum düzeyde ebeveynler çocukları ile zaman geçirmeli, cinsiyet ve kimlik rollerinde doğru rol model oluşturmalıdırlar.
Telefon ve internet kullanım yaşı çok erken yaşlarda başlıyor. Çok gerekli olmadıkça telefonu, en azından akıllı telefonları çocuklarımızın hayatına ne kadar geç dahil edersek o kadar iyi.
Aynı zamanda internet kullanımına ebeveyn izni ve koruma ile sınırlamalar getirmekte oldukça fayda var.
Tabi ki ebeveynler sadece gardiyan gibi kural ve sınır koymak ile bu süreci kontrol altında tutamazlar. Şunu bilmeliler ki özellikle ergenlik döneminde gençler ailelerinin söylediklerinden çok arkadaş çevrelerinden etkileniyorlar.
Bunun sebebi ise duygudaş olmalarıdır.
Fakat biz çocuklarımızın duygu ve tecrübelerini anlamaya, benzer dönemlerden kendimizin de geçtiğini hatırlayarak, daha empatik yaklaşırsak, çocuklarımız sadece arkadaşlarının söyledikleri ile değil ailesinin fikirlerini de göz önünde bulundurarak hareket edecektir.
Çocukların merak ettiği fakat bizim mahrem bulduğumuz konularda bize soru sormaları halinde kaçmak, yok saymak ya da yanlış bilgiler vermek yerine biliyorsak soruların cevabını, çocuğumuzun anlayabilme kapasitesine, akademik yaşına ve olgunluğuna göre yanıtlar vermeli. Soruların cevapları ile ilgili bizim bir bilgimiz yoksa "yanlış bir bilgi vermek istemiyorum ama bu konuyu araştırıp, bilgi sahibi olup, seni de bilgilendireceğim" diyerek hem zaman kazanmış, hem de sağlıklı ve doğru bilgiye ulaşmış oluruz.
En önemlisi de çocuklarımızla her daim iletişimde kalmak!
Onlara huzurlu ve mutlu bir aile ortamı sağlarsak, dışarda yanlış deneyim ve tecrübeler yaşamaya eğilim göstermeyeceklerdir.
Şayet tüm bunları yaptı ebeveyn fakat yine de bu hastalıktan çocuğunu alıkoyamadı ise ertelemeden bu konuda uzman olan ve sağlıklı bir yönlendirme ve destekte bulunabilecek birisinden destek almalıdır. Çok geniş ele alınması gereken, çok fazla detayı olan bir konuyu ele aldık. Kaygılı olan aileler için bu konu üzerine söyleyecek çok söz, yazılacak çok yazı, çekilecek çok fazla video ve gidilecek çok yol var.
Ömrüm yettikçe bu konu hakkında sözümde, yazımda, videolarımda ve yollarımda bitmeyecek. Kalın sağlıcakla…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.