Kürdler üzerinden siyaset, ülkenin bölünme projesidir! -4-
Müslüman Kürd halkı tarafından gerek Sevr antlaşması gerek İngiltere ve Fransa’nın bir araya getirdikleri iki kukla şahsın Kürd Şerif Paşa ile Ermeni Bogos Nubar Paşa’nın imzaladıkları Paris ve gerekse Sykes - Picot’un Ermenistan ve Kürdistan devletciklerinin kuruluşu için imzaladıkları antlaşmalar protesto edilerek, yok hükmünde ve kabul edilemez olarak deklare edilir.
Yine günümüz Misak-i Milli sınırları dâhilinde kalan birçok bölgemizde Ruslar, Fransızlar, İngilizler, İtalyanlar ve Yunanlıların işgale uğrayan vatan toprakları içinde tepkilerini gerek tertip ettikleri büyük mitinglerle gerekse de başta Cemiyet- i Akvam olmak üzere Osmanlı Sadaret Makamına da telgraflar çekerek protesto ederler.
Bölgeden çekilen yüzlerce protesto telgrafları içinde sadece Garzan Bölgesi olarak bilinen Bitlis-Siirt ve günümüz Batman ilinin sınırları içinde meskûn Kürd ileri gelenlerinin Sadaret Yüksek Makamına çektikleri telgrafta Maraş’ın Fransızlar tarafından işgaline karşı tepkilerini ortaya koyarlar.
Telgraf
Çıkış Yeri: GARZAN
Numara: 109
Tarihi: 4 Mart 1920
Sadâret Yüksek Makamı’na
Özellikle Müslümanlık adına devam eden ve artık son dereceye varan zulüm ve yolsuzluğa İslâm dünyasının daha fazla ilgisiz kalamayacağını öncelikle ifade eden miting heyeti aşağıdaki kararların büyük devletlere arzını ve General Gouraud’ya iletilmesini adı geçen büyük devletlerin İstanbul temsilcileri ve fevkalâde komiserlerinden istirham etmektedirler:
Maraş ve çevresindeki Fransız işgal kuvveti ve bu ad altında önceden beri
Rusya ve diğer yerlerden derme çatma toplanan Ermeni çeteleri namusu, dini, hayatı, masumiyeti özetle insanlık duygularını uzaklaştıran, parçalayan, ayaklar altında sürükleyen haydutluklarını ve melunca hareketlerini hiçbir aklın alamayıp, hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği bir şekle sokmuşlardır. Kadınlarımız eğlenceleri, mukaddesatımız hakaret ve saldırılarının vardığı son nokta olmuştur.
Sokaklarda ve kasaba dışındaki leşler kokup çürümeden kaldırılamamaktadır. Topların acımasız mermileri Türk ve özellikle Müslüman olan ana kuzularının, bu vatanın öz evlatlarının masum başlarında cehennemi andıran bir gürültüyle patlamaktadır.
Oymağıyla, sekenesiyle birlikte şirin kasabalarımızı bir avuç kül haline getiren, fışkıran, tuğyan eden zalim ihtiraslarının sebebi acaba sadece Müslüman olduğumuzdan ötürü mü?
Maraş yanıyor. Alevlerin arasından yükselen kadınlarımız ve genç kızlarımızın içimizi parçalayan feryatları, mukaddes makamlarımızda yankılanıyor. İmdat isteyen bu feryatlar Garzan muhitindeki bütün aşiretleri ayağa kaldırmış ve kendiliğinden bir miting yapılmasına sebep olmuştur.
İtilâf Devletleri’nin, uygarlık ve insanlığın merkezi ve Türk ve İslâm dostu Fransa Hükümeti’nden Maraşlıları kendi arzularına bırakmalarını, bu derme çatma Ermeni haydutlarını sadece Maraş çevresinden değil Adana’dan da uzaklaştırarak cehennemi andıran şu zulüm ve yolsuzluklara acilen bir son vermelerini rica ediyor, sebep olanları da şiddetle protesto ediyoruz.
İmza sahipleri alfabetik sıralamaya göre düzenlenmiştir
Garzan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi: Faik
Aza ……………………………………… : Ziya
Aza ……………………………………… : Fahrettin
Aza……………………………………….: Haydar
Aza………………………………………..: Şevki
Büyük Şeyhlerden ………………………..: Ziyauddin
Şeyhlerden…………………………………: Mahmut
Ulemadan…………………………………..: Celaleddin
Ulemadan ………………………………….: Reşit
Seyyidlerden………………………………..: Hacı Ahmet
Şeyhlerden………………………………….: Masum
Bahtiyar Aşireti Reisi………………………: Cemil Çeto
Ramman Aşireti Reisi …………………… : Emin
Alikân Aşireti Reisi………………………...: Hacı Osman
Fettah Paşa oğlu …………………………..: Mehmet Nizam
Fettah Paşa oğlu……………………………: Bahri
Ûmerâdan………………………………… : Musa
Ûmerâdan…………………………………..: Mehmet Şah
Ümerâdan…………………………………..: Hasan Şah
Reşkütan Aşireti Reisi……………………..: Resul Babek
Burukan Aşireti Reisi………………………: Sabri
Karakan Aşireti Reisi…(?)…………………: Hacı Muhyi
Hizargan Aşireti Reisi..(?)……………… .: Ali Merzo (?)
Bekiran Aşireti Reisi……………………….: Kelmur (?)
Malaşeref Aşireti Reisi……………………..: Mehmet Ali Yunus
Çeri Aşireti Reisi……………………………: Sisli (?)
Pervari Aşireti Reisi……………………… : Derviş Muhyi
Babusi Aşireti Reisi…………………………: İsmail Davut
Eşraftan ……………………………………..: Süleyman Garzi
Ûmerâdan……………………………………: Şefik
Eşraftan……………………………………...: İbrahim Garzi
Eşraftan ……………………………………..: Hasan
Tüccardan……………………………………: Nasri
Tüccardan…………………………………...: Abdurrahim
Tüccardan …………………………………. : Halid
Tüccardan……………………………………: Yusuf
Tüccardan……………………………………: Halil
Garzan bölgesinden çekilen bu telgrafta imzaları bulunan bütün Kürd ileri gelenleri yaşadıkları bölgelerinde oldukça geniş bir nüfuza sahip saygın kişiler olup neredeyse bütünü Kafkas Cephesinde Mustafa Kemal’le birlikte Ruslara ve Hınçak Ermenilere karşı savaşmışlardı.
Bu imza sahiplerinin hepsinin yaşadıkları zulmü burada anlatmaya kalksak sıkılacağınızı üzüleceğinizi bildiğim için sadece Aşiret Reislerinden Malaşeref Aşireti Reisi Mehmet Ali Yunus’un tek partili dönemin iktidarı CHP tarafından nasıl bir zulümle karşılaştığını burada güncelleyelim.
Cumhuriyetin ilk yıllarıdır vatandaşa çok sayıda değişik adlarla vergiler salınır.
Bu vergiler İnsan, hayvan, arazi ve ev vergileridir.
Sözkonusu vergiler bütün ülkede yılda bir alındığı halde bölgede 2-3 ayda bir vergi tahsiline gidilir.
Vergi almak için 1925 yılında Sason Kaymakam Vekili, müftü, vergi tahsildarı, jandarma komutanı (yüzbaşı) ve beraberindeki askerler o dönemde Sason’a bağlı Mereto Dağı’nın eteklerindeki dağ köylerine çıkarlar.
Bu köylerde oturanlar yukarıda Sadâret Makamına Maraş’ın Fransızlar tarafından işgal edilmesine karşı tepkisini göstererek Garzan’dan gönderilen telgrafta imza atan Malaşeref Aşireti lideri Mehmet Ali Yunus’un aşiretinin iskân olduğu bölgedir.
Yüzbaşının evli bir kadına sarkıntılık yapmasıyla olaylar başlıyor
Köye girilirken tandır başında ekmek pişiren bir kadın geride kalan jandarma komutanının dikkatini çeker.
Öndekiler atlarıyla aşiretin reisinin evine doğru yol alırken, yüzbaşı atından iner ve tandır başındaki evli kadına sarkıntılık yapar, kadının bağırması üzerine bunu duyan köy halkı sesin geldiği tarafa yönelir.
Uzaktan gelen köylüleri gören yüzbaşı atına atladığı gibi köy mahallinden hızla uzaklaşır.
Jandarma komutanı yaptığı ahlaksızlığın ardından kaçarken, bölgede kalan kaymakam vekili, müftü ve vergi tahsildarı namuslarını taciz eden yüzbaşıdan dolayı ne yazık ki köylüler tarafından öldürülür.
Hadisenin gelişimini örtbas ederek Ankara’ya farklı bir telle bildiren yüzbaşının imdadına olayın tahkikatı için İsmet İnönü hükümeti tarafından müfettiş olarak olay mahalline Abidin Özmen gönderilir.
Abidin Özmen’de yüzbaşının tarafını tutarak olayı saptırır, bütün aşiretin devlete karşı isyan ettiğini raporunda yazar.
Anlayacağınız Abidin Özmen CHP’nin resmi tarihinde olmamış bir namus davasını isyan diye geçirir ve her biri çoğu gerçeklerle ilgisi olmayan kimine göre otuz sekiz kimine göre de otuz dokuzuncu Kürd isyanı diye tarihe yazdırmış olur.
Durumu dürüstçe ve olduğu gibi rapor etmeyen Abidin Özmen’in ardından, dönemin devlet güçleriyle ile aşiret fertleri arasında uzun yıllar süren bir çatışma süreci başlar.
Bu süreç yüzlerce insanın ölümüne, binlercesinin de sürgüne gönderilmesine neden olur.
Sason İsyanı olarak resmi tarihimize CHP’nin yazdırdığı bu müessif olay bastırılmasından sonra bölgedeki halkı aileleri parçalanarak; Afyon, Konya, Kayseri, Kütahya, Uşak, Eskişehir, Çankırı, Bilecik, Kocaeli, Zonguldak, Bursa, Bolu, Burdur, Isparta, Antalya, Balıkesir, Manisa, Muğla, Aydın ve Denizli gibi Anadolu’nun çeşitli illerine sürgün edilir.
Ruslar ve Hınçak Ermenilere karşı milis güçleri oluşturan ve savaşan Malaşeref Aşiretinin karşılaştığı bu hicranlı olayın Kürdçe ağıtı hala bütün bölgede Kürd dengbejleri tarafından yakılır.
Mehmet Ali Yunus ve Aile mensupları
Yarınki yazım: TEK PARTİ DÖNEMİNİN YAŞATTIĞI ACILARDAN GÜNÜMÜZDE SİYASİ RANT DEVŞİRENLER
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.