CEMAL TOPTANCI

CEMAL TOPTANCI

Kürdler üzerinden siyaset, Türkiye'yi bölme projesidir! -8-

A+A-

HADEP’le Kürtlük Eksenli Siyasetin Son Buluşu

1995 genel seçimlerde HADEP’in aldığı %4.16 oy hakkında konuşan Türk solcusu Ertuğrul Kürkçü’nün bu konuda Emek, Barış, Özgürlük Bloku adını verdikleri ve kendileri gibi Türk solcusu seçmenin de verdikleri destekle gerçekleştiğini ifade etmişlerdir.

Ertuğrul Kürkçü; ”Blokun Kürt milliyetçileriyle girilmiş bir ittifak olmadığını, ilk kez sosyalistlerin 1980’lerden beri politik bir eylem olarak seçim kampanyası yürüttüklerini ve seçime barış ve siyasi çözüm çerçevesinde katıldıklarını” söyleyerek sözlerine şöyle devam etmişti.

“HADEP’in parlamentoya girişi, Türkiye’de krizin temelini oluştururken ve Kürt meselesinin barışçıl bir çözümü için imkân olarak değerlendirilirken, ideolojik olarak sadece sosyalizm değil, sosyalistleri çözüme itmeyi hedefledi demiştir.

HADEP’in Kürt tabanını siyasetten Kürtlük temelli dileklerinden uzaklaştıran ve kendi Marksist düşüncelerini Kürtlük üzerinde inşa etmenin zevkini yaşayarak bu beyanatında Türk solcuları adına deklare etmiştir.

Yine Türk Solu’nun derin ve karanlık bir aktörü olarak Mihri Belli ise o tarihlerde şunları söylüyordu; ”Emek, Barış, Özgürlük Bloku yeni katılımlarla güçlenmesi gerekir.” diyordu. Ona göre örgütsel birliğe ulaşma, blokun güçlenmesinde büyük bir rol oynayacaktı.

Fakat ‘Emek Barış, Özgürlük Bloku’ Kürt halkına destek veren ‘Türk Solu’nun ötesine geçemedi.

Mihri Belli’nin ifade ettiği güç birliği de bu demokrat çerçevesinde kaldı.

24 aralık seçimlerinden önce kurulan blok bir süre sonra tıkanmaya başlamıştı.

Türk Solu HADEP’e İhanet ediyor

HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak’ın çabalarına rağmen blok ÖDP’nin tavrına kilitlenir.

21 Ocak 1996’da partileşen ÖDP net bir tavır sergileyemediği gibi blokun gidişatını da etkilemişti.

Sosyalist İşçi Partisi ’in bloka ilişkin tutumu biliniyordu ki, bu bir protokolle de dönüşmüştü.

HADEP’te blokun sürmesinden yanaydı, bu konuda da solu tercih etmişti.

Ancak Türk Solu kendilerini bu yaklaşımlarıyla HADEP’ten uzak tutmuştur. Ana gövde itibariyle sosyalist olan Kürt siyasalı Türk Solu’ndan yeterince destek alamamış ihanete uğramıştı.

Bu gerçekle karşılan seküler Kürt siyasalı HADEP’in ileri gelenleri söz konusu bloka fazla güvenilemeyeceğini görmüş ve yeniden yapılanma ihtiyacını duymuştur.

Ancak bu yeniden yapılanmada HADEP’in tamamıyla savrulduğunu başta feministlerden olmak üzere toplumun seküler kesiminden yardım istemiştir ve ilkesel olarak kendi mecrasının dışında arayış içinde olmaya devam etmiştir.

Emek Barış ve Demokrasi Bloku EMEP ve SDP ile İttifak Kuruluyor

2002 genel seçimlerine gelindiğinde, HADEP, EMEP ve SDP’nin yer aldığı “Emek, Barış ve Demokrasi Bloku”yla seçime gitme kararı alır.

Dört partinin 5 Eylül 2002 günü HADEP Genel Merkezi’nde yaptıkları ortak basın toplantısıyla da iş birliği resmiyet kazanır.

“Emek, Barış ve Demokrasi Bloku”nun ilanından sonra DEHAP ile SHP ve ÖDP arasında görüşmeler sürer.

Ancak listeler Yüksek Seçim Kurulu’na teslim edilinceye dek görüşmelerden bir sonuç alınamaz.

SHP, ileri sürdüğü koşullar nedeniyle iş birliğini zorlaştırırken, ÖDP’ninde kendilerinden ayrılanların kurduğu SDP’nin ittifaka dâhil edilmemesi ve listede Kürt illerinde bazı yerleri talep etmesi bu iş birliğini engellemişti.

Buna karşın ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras ise, SHP-ÖDP-HADEP ittifakının HADEP’in tutumu nedeniyle gerçekleşmediğini öne sürmüştü.

DEHAP’la Birlikte Seküler Kürt Siyasalı Tamamen Kürt Milliyetçiliği Siyasetinden Vazgeçtiği görülür.

Demokratik Halk Partisi (DEHAP) seküler Kürt siyasalının 1980'li yılların sonlarına doğru Türkiye'de siyasal yaşama katılmak amacıyla girişimde bulundukları parti denemelerinin 2005 yılı itibarı ile en sonuncusudur.

DEHAP, DTP'nin kurulması sürecinde kendisini feshederek DTH sürecine katılmıştır.

Kürt milliyetçiliği politikasından vazgeçen seküler Kürtlerin aşırı sol siyasetleriyle kendilerini ifade ettikleri görülür.

DEHAP; SHP ve ÖDP ile seçim iş birliğini kuramayınca “Emek, Barış ve Demokrasi Bloku” adı altında HADEP, EMEP ve SDP ile seçime girme kararı almıştır.

Daha sonra da kamuoyuna deklere edilen blokun nasıl bir seyir izleyeceği konusunda çalışmalar yürütür.

Böylece her parti DEHAP çatısı altında güçlü olduğu bölgelerde adaylarını seçime sokacaktı.

Liste kavgası DEHAP’ı yeni bir tartışmanın içine çekmişti.

Birçok kişi bu seçimde dışlanmış ya da gelen tepkiler üzerine partinin zayıf olduğu noktalarda aday gösterilmişlerdi.

Seçilme ihtimali yüksek bölgeler merkez yöneticileriyle sınırlı tutulduğu için, aday tespitinde son derece sübjektif davranılmıştı.

Genel merkez yöneticileri daha çok adam kayırma mantığıyla kendilerine yakın gördükleri kişileri aday olarak göstermişlerdir.

3 Kasım 2002 genel seçimleri için DEHAP verdiği seçim startı kapsamında ilk mitingini düzenlemesinin ardından Yargıtay’ın engeliyle karşı karşıya kalır.

Zira Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, seçime girecek 21 parti içinden DEHAP’ın örgütlülük durumunu incelemek için harekete geçmişti.

Buna neden olarak da “HADEP’in sürpriz şekilde seçimlerden çekilmesi ve DEHAP çatısı altında seçime gitmesi” neden olmuştur.

Yargıtay dönem dönem bu tür incelemelerde de bulunduğunu öne sürerken, DEHAP’ın ise seçimlere girebilecek kadar örgütlülüğünün bulunmadığını iddia etmişti. Oysa DEHAP 63 ilde örgütlülüğünü kurduğunu belgeleriyle sunmuştu.

Yüksek Seçim Kurulu, DEHAP’ın seçimlere katılmasında herhangi bir sakınca görmediği gibi, hazırladığı oy pusulasında da DEHAP’a yer ayırmıştı.

İçişleri Bakanlığı da Emniyet Genel Müdürlüğü’ne verdiği talimat üzerine durumu araştırmaya koyulmuştu.

Yapılan incelemeler sonunda da DEHAP’ın söylenildiği gibi 63 ilde değil, 21 ilde örgütlü olduğu tespit edilmişti.

Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi aralarında eski DEHAP Genel Başkanı Veysi Aydın, eski Genel Başkan Mehmet Abbasoğlu, eski Genel Sekreter Ayhan Demir, eski Genel Sekreter Nurettin Sönmez’in bulunduğu 26 sanık hakkındaki kararını 26 Haziran 2003 tarihinde açıkladı.

Veysi Aydın, Mehmet Abbasoğlu, Nurettin Sönmez ve Ayhan Demir TCK 342. maddesi uyarınca “sahtecilik” suçundan 1 yıl 11 ay 11’er gün hapse mahkûm edilirken 22 sanık hakkında da beraat çıktı.

Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 29 Eylül günü temyiz üzerine mahkeme kararını onaylamasıyla DEHAP’lılar yüz kızartıcı suçtan mahkûm edildi ve siyasi yasaklı ilan edildiler.

Ancak seçimlere katılma kararı verilen DEHAP’da AK Parti ve CHP’nin dışında kalan diğer partiler gibi barajı geçememişlerdi.

DEHAP’ın bu seçimler de oyunu yükselttiği görülmüştü.

Zira %6.22’lik oyla 1.960.660 oy oranıyla barajın altında kalmıştı.

Bu kez sıra Mart 2004’te yapılacak yerel seçimlerindeydi.

Bu konuda çeşitli partilerle yapılan görüşmeler sonuç verince DEHAP, SHP, ÖDP, EMEP, SDP ve Özgür Parti, 29 Ocak 2004 tarihinde yaptıkları ortak bir basın açıklamasıyla “Demokratik Güç Birliği”ne gittiklerini açıkladılar.

Yalnız bu güç birliğinde DEHAP ile SHP’nin konumu biraz daha farklıydı; DEHAP, SHP çatısı altında seçime gitme düşüncesindeydi.

Yapılan anlaşmalar neticesinde 9 Şubat günü Park Otel’de bir araya gelen DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın “tek çatı” ve “ortak program” adı altında bir protokol imzalayarak bu durumu resmileştirmişlerdi.

DEHAP’ta Feridün Çelik Krizi Yaşandı

Aday listelerinin Yüksek Seçim Kurulu (YSK)’na verileceği son günde Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Feridun Çelik, düzenlediği bir basın toplantısıyla bağımsız aday olacağını açıkladı.

Legal parti geleneği içinde aykırı olan bu durum, HEP eski Genel Başkanı Ahmet Türk, HADEP eski Genel Başkanı Murat Bozlak başta olmak üzere, legal parti mücadelesi içinde stratejik noktalarda bulunan muhaliflerce de desteklendi. 

24 Şubat 2004 günü Fırat Anlı’nın üstten gelen bir müdahaleyle Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olması engellendi.

Anlı’nın yerine Osman Baydemir’in kaydırılması kafalarda soru işaretleri uyandırırken, Feridun Çelik’in de bağımsız adaylığını açıklaması yeni bir tartışma yarattı.

Basın açıklaması sırasında Çelik’in yanında Ahmet Türk ve Murat Bozlak’ın oturması, DEHAP’a karşı yeni bir partinin sinyalleri şeklinde yorumlanmıştı.

Öcalan’ın Adayı Feridün Çelik Aday Gösterilmiyor

Denilebilir ki seküler Kürd siyasalının yapılanması içinde Kandil ile İmrali arasında ki ilk sürtüşme ve irademiz Apo dedikleri Öcalan’ı ilk tasfiye olayı bu seçimde yaşandı.

Türk solu ile yapılan ittifakın mecrası ile Kürd siyaseti bu hamle ile birlikte tasfiye edilmiş oldu.

Hızlı gelişmeler birbiri peşi sıra geldi. Diyarbakır’da Osman Öcalan, Kani Yılmaz, Nizamettin Taş’ın da aralarında bulunduğu 19 üst düzey örgüt yöneticisinin imzasını taşıyan ve Feridun Çelik’in desteklenmesini isteyen bir bildiri yayınlandı.

Bildiride, “Başkan Apo, bu tartışmalara bir nokta koyarak Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı için uygun adayın Feridun Çelik olduğunu açıklamıştır.

28 Mart seçimlerinde tüm Diyarbakır halkını Feridun Çelik etrafında kenetlenmeye çağırıyoruz.” denilmekteydi. 

Bildiri başta Diyarbakır olmak üzere tüm ülkede büyük yankı uyandırdı. Ancak kafalarda da ciddi soru işaretlerine yol açtı.

Kongra Gel Başkanı Zübeyir Aydar, bağımsız aday konusunda sert bir açıklama yaptı.

Bağımsız adayları Demokratik Güç Birliği’ne karşı niteleyerek, buna destek sunanları da “rantçı” ve “bozguncu” olarak suçladı.

Aynı şekilde bir açıklama da DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’dan geldi. Bakırhan, bağımsız adayı ve buna destek çıkanları rantçılık ve kişisel çıkarla suçlarken şöyle diyordu: “Halktan gerekli desteği görmeyenlerin partimiz karşısında bağımsız aday olduklarını açıklamaları, siyaseti hangi amaçlarla yaptıklarını çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Bu anlayışın rant ve kişisel çıkarlara dayandığını, demokratik birliği zedelediğini herkes çok açık bir şekilde görmektedir.

Halkımız, kişisel rant ve çıkar peşinde koşarak, demokratik birliğimizi bozmaya yönelik çaba içinde olanlara, gereken yanıtı verecektir.”

Kongra Gel Kurumsal Başkanı Abdullah Öcalan ise 18 Şubat 2004’te kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı görüşmede “Benim adayım Feridun Çelik’tir.” açıklamasında bulunmuştu.

Bağımsız adaylığını açıklayan Feridun Çelik daha sonra iki başlılığa son vermek için adaylığını geri çekerek Demokratik Güç Birliği’ni destekleyeceğini açıkladı.

Çelik DEHAP’ı eleştirirken, çekilmesinde de şunları ifade ediyordu: “Halkın iradesi yok sayılarak anti demokratik aday belirlendi.

“Halkımızı iki tercihle baş başa bırakmamak için adaylıktan çekildim” demişti.

Ancak Feridun Çelik’in aday gösterilmemesi üzerine 10 Mart 2004 günü yapılan görüşmede ise Öcalan, “Feridun’u ben önerdim.” açıklamasında bulunarak, Çelik’in aday gösterilmemesini de “olan oldu” diyerek sitemli bir dille ifade etmişti.

feridun-celik.jpg

 

Öcalan’ın adayı FERİDUN ÇELİK

-Devam Edecek

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.