Saygıdeğer okurlarım, aylardır dünya ve ülkemiz gündemini teşkil eden, Korona musibetinin süreci içinde biz insanoğlunun hikmet alması gerekenler neler olabilir diye bir an analım dedim..

Bu konuda tefekkür ettiğim hususları şimdilik yazımın sonlarına bırakma niyetiyle, biz insanoğlu için inancımız gereği oldukça bir önemli olacak nereye gidiyoruz diye inanç kültürümüzde zikredilen şu manevi sohbeti sizinle paylaşayım dedim.

İçinizde büyüklerinizden mutlaka dinlemiş olanlar olacaktır.

Bir gün bizim ve bütün kâinatın sahibi Allah (cc) Hazretleri, biz canlıların ruhlarını almakla görevlendirdikleri Hz. Azrail (as) hitaben;”Ya Azrail, söyle bakalım. Şimdiye kadar ruhlarını teslim aldıkların içinde hiç acıdığın, üzüldüğün canlı oldu mu?”, Hz. Azrail (as);” Sana ayandır, evet oldu ya Rabbi der ve devam eder. Emir üzerine okyanusta yüzen bir gemi batarken, onda bulunanların canlarını alırken, kucağında birkaç günlük bir bebek olan bir annenin de canını almam gerekiyordu. Onunda canını almış, ancak bebeği bir tahta parçası üzerinde okyanusun engin sularına teslim ederken oldukça üzülmüştüm.” diye cevap verir.

Bu cevabı alan, Cenab-i Hak (cc) bu kez, “peki ruhunu aldığında çok sevindiğin bir canlı oldu mu?” diye sorduklarında, yine Hz. Azrail (as);” Evet oldu Ya Rabbi der. Halkına oldukça zulüm eden bir zalim hükümdarın ruhunu almam için emir aldığımda, ona çok sevinmiş ve mutlu olmuştum.” der.

Cenab-i Hak (cc) bu kez;”Ey Azrail, biliyor musun canını alırken sevindiğin o kişi kimdi? Der ve devam eder. Evet, o hükümdar annesinin canını aldığında bir tahta parçası üzerinde bırakıp, okyanusa bıraktığın o bebekti.” der.

Hikmetine sual edilmeyen, Cenab-i Hak (cc) biz Müslümanlara başta olmak üzere bütün insanlığa Kuran-ı Kerim’de Sure-i Bakara’nın 216 ayetinde şu beyanda bulunur; “Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysaki o şey sizin için hayırdır. Yine olabilir ki, siz bir şeyi seversiniz, oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”

Evet, her şeye kadir olan yaratıcımızın, ibret almamız gereken bu musibetiyle, bakın dünyada sevinenlerin de olduğuna biraz rahat ettiklerine bakalım diyorum şimdi.

Özellikle mazlum Müslümanların yaşadıkları dünya coğrafyasında, yaşanılan savaşlardan insanlar bu süreçte rahat nefes aldı.

Trafik kazaları, cinayetler, intiharlar neredeyse duyulmaz oldu.

Sokak anarşileri, yakıp yıkmalar, insana ve yaşadıkları ülkelerde cana ve mala verilen zararlar, dünyada neredeyse görünmez oldu.

Hırsızlık, dolandırıcılık, yağmalamalardan dolayı dünya karakolları mesaisiz kaldı.

Fuhuş, kumar ve ayyaşlık başta olmak üzere dünya insanlığına zarar veren kötülükler neredeyse bitme noktasına geldi.

Yine özellikle bir bahar mevsimine yansıyan ve hayvanların yavruladıkları bu zaman diliminde, avlanmalardan dolayı bu süreç içinde zarar görmedikleri bir dünya ile tanıştılar.

Dünya’da süper güç diye bilinen ülkelerin gerçek güçleri ve yüzleri ortaya çıktı.

Başta Birleşmiş Milletler nezdinde kurulu kurumların bir işe yaramadıkları bir kez daha sırıtmış oldu.

İnsan Hakları dedikleri ve onunla yapılan siyasetin çok boş laflardan olduğu görüldü.

Kara’da, Hava’da ve Denizlerde ulaşım yapan araçların azalması ve dünyaya saldıkları gazlardan dolayı Ozon tabakası bile istirahat imkânı buldu.

Yıllar önce katıldığı bir yarışma programıyla adını duyuran ABD’li şarkıcı Jennifer Grout, Ayet-el Kürsi’yi okudu ve sosyal medyada kısa sürede yayılan görüntüler, dinleyenlerin tüylerini diken diken etti. 

İspanya’nın Madrid, Granada, Ceuta gibi farklı kentlerindeki Müslüman cemiyetlerden yapılan çağrılarla sosyal medyada başlatılan kampanya ile ülkedeki Müslümanlardan her cuma günü balkon veya pencerelerinden çıkarak koronavirüse karşı çalışan herkese destek amaçlı ezan okunmuştu. 

Yine İspanya’daki İslam hakimiyetinin son kalesi olan Grana’dan da 500 yıl sonra ezan sesleri yükseldi. 500 yıl sonra Gırnata’dan yükselen ezan sesleri de tüylerimizi diken diken etti. 

Daha neler neler, onları da size bırakarak.

Bütün bunların bir manası, bir anlamı yok mu!

Zulüm etmeyen ve mazlumları olmayan bir dünya dileğiyle…