Muhalefete kalsa kıyamet bir defa değil iki defa kopacak.

Adamlar eski günlerin yeniden geri gelmesini istiyor.

Nasrettin Hocaya kıyameti sormuşlar, 

“hanım ölünce büyük kıyamet, eşek ölünce küçük kıyamet” demiş.

…

Şimdi biz hangisindeyiz?

Eşek mi öldü hanım mı?

Ülkenin ille de düzeni bozulsun diye salya akıtan bir çok eşek türediği halde yine de piyasalarda kıyamet kopmuyor. İşin garibi, diken otu yediklerinden eşeklere bir şey olmaz.

Olan garibana olur…

…

Sebepsiz yaprak bile kımıldamaz.

İbret almak gerekirken ille de felaket tellallığı yaparak insanları umutsuzlaştırmak daha mı  iyi, daha mı zevkli? İthal siyasetten kaynaklanan muhalefet zevki…

Sürekli karıştırıcılık…

…

Her şey doğru mu gidiyor yanı?

Hayır gitmiyor…

Doğru olanlar yanında eğri olanlar da var.

Hasmının salındığını görenlerden arşa yükselen beddualar duyuyoruz.

“Ey devlet! Benim hakkımı sen nasıl affedersin?”

Kamudaki kanaat Bahçeli…

AK parti değil de sanki iktidar Bahçeli… 

Ülkücülük adı altında mafyalaşan gaspçıların salıverilmelerinde etkili olan Bahçeliymiş.

Ne derse o oluyormuş…

…

Bizden söylemesi…

…

Dedim ya, densizlerden iktidarın yanlışlarını söylememize sıra gelmiyor.

Mesela Korona olayında Türkiye’nin başarı sağladığı doğrudur.

Ama yetmiyor….

Bunun diğer reformları var.

Eğitim, adalet, siyaset gibi…

İşte her birisi aslında küçük kıyamet.

Halen de ele alınmadıkları taktirde kim bilir büyük kıyamet kopar.

Ne mi olur?

Kılıçdaroğlu gelir oturur. 

Bence de yakışır!

Şans adamın paçalarından akıyor.

Neydi ki CHP Genel Başkanı oldu?

…

AK parti ilelebet iktidar olacak diye de bir kayıt yok.

Ama millet verdiğinin iyisini ister. 

Mevcutlar mı?..

Şu an itibarı ile ufukta gelen giden yok.

Hele de milli ittifaktan ne tarhana çorbası ne de siyası cacık bile olmaz.

…

Laf salatası olur.

Ona da Tufanağa’nın karnı tok…