Kadının Hemcinslerine Yönelik Şiddeti!
Şiddet öğrenilmiş bir davranıştır.
Kanadalı Psikolog Albert BANDURA’ nın geliştirdiği sosyal öğrenme kuramı, çocukların en önemli öğrenme yaşantılarının gözlem yoluyla oluştuğu vurgusunu yapar.
Çevrelerindekileri bir kamera gibi kaydederek, öğrenme yaşantılarını gerçekleştiren çocuklar, öğrendiklerini davranışlarıyla yansıtırlar.
Şiddet ise gerek psikolojik gerekse fiziksel olsun sosyal öğrenme ile gözlem yapılarak, çocuk yaşlarda öğrenilmiş bir davranıştır.
Özellikle de 0-6 yaş arası karakterin %80 ininin oluştuğu dönemde sosyal öğrenme ile aldığı tüm bilgileri kaydeden çocuk, şiddet davranışını da bu dönemde ailesi başta olmak üzere en yakınlarından öğrenir.
Yapılan birçok araştırma, şiddetin eğitim seviyesine bağlı olmadığını, eğitimli olan pek çok kişinin de şiddet gösterebileceğini yansıtmaktadır. Şiddettin öğrenilmiş, vicdana, ahlaka bağlı bir davranış şekli olduğunu söylemek mümkün.
Peki kadın kadına nasıl şiddet uyguluyor?
Anne kızına “ Bak şu arkadaşın şu üniversiteyi kazandı, sen hala bir yere yerleşemedin, “kız evlat annesine “ Keşke senin yerine başka bir kadının kızı olsaydım “kayınvalide gelinine" Ahh benim oğlum gibisini sen nerde bulacaktın, “gelin kayınvalidesine" Ben nerden düştüm sizin gibi bir aileye bende senin oğlundan daha iyilerine layıktım, “iki kadın arkadaş birbirine" Ne kadar çok kilo almışsın, tanıyamadım seni, acil kilo vermelisin" gibi söylemlerin hepsi psikolojik şiddettir.
Toplumumuz da erkeğin kadına uyguladığı fiziksel şiddet kadar, kadının da kadına yaptığı psikolojik şiddet var maalesef.
Yüksek lisans tezimde “Boşanma ve eş kaybı bağlamında Türk toplumundaki dul kadın algısı" konusunu araştırmıştım.
İlginç sonuçlar çıkmıştı.
Evli kadınların boşanan ya da eşi ölen kadın arkadaşlarına karşı sosyal hayatta olumsuz algı ve tutumları olduğu yönünde cevaplar almıştım. Kadının hem cinslerine bu yaptığı tam anlamıyla psikolojik şiddettir.
Bazı kadınlar kendilerine yapılan psikolojik şiddetin fiziksel şiddetten çoğu zaman daha ağır geldiğini belirtiyor.
İş hayatında, aile hayatında, sosyal hayatta kadınlar birbirlerini rakip olarak görüyor.
Anlayış ve hoşgörü yerine, kıskançlık duygularıyla hareket ediyor.
Rakip değil hemcinslerimizin bizim için ekip olduğunu bilmemiz gerekiyor.
Kıskançlık duygusu temelde düşük özgüven ile bağlantılıdır. Kişi sağlıklı bir özgüvene sahip değilse, her şeye eleştirel bakar, herkesi rakibi olarak algılar, her yapılanda bir eksik, bir kusur aramaya çalışır.
Her fırsatta da bulduğu hataları karşıdaki insanın neler hissedeceğini düşünmeden sözel ya da davranışsal olarak hemen yansıtır.
Peygamber Efendimiz "Sizin kız diye horladığınız bu seçkin varlığı, ben omzumda taşıyıp baş tacı ediyorum" sözünü unutmamak gerek!
Aile yaşantısından gelen öğrenilmiş kadına yönelik psikolojik şiddet algısı nasıl oluşur?
Çocuklar, eşine sürekli eleştirel yaklaşan, aşağılayan bir baba görerek büyüdükleri zaman kendileri de eşlerine ya da hemcinslerine aynı öğrendikleri yaşantıyı aktarır.
“Görgülü kuşlar gördüğünü işler" sözünden yola çıkacak olursak, çocuk yaşta kadına verilen değerin bu kodlar üzerine oturtulması, kadının sadece çocuklarla ilgilenen, ev işi yapan bir yapıda algılanması, fikirlerine önem verilmemesi, değer görmemesi o evde yetişen kız çocuğunda evlilik, eş ve anne algısını bu tohumlar üzerinde yeşertecektir.
Kız çocuğu anneliğin ve kadınlığın bu denli zor ve değer verilmeyen bir sıfat olmasından etkilenecek, kendisi de değer görmeyeceğini düşünerek belki de yuva kurmayacak ya da kurduğu yuva da benzer psikolojik baskılara maruz kalacağı algısıyla komplekse girecektir.
Bu yaşantı içinde büyüyen ve babayı kendisine rol model alan erkek çocuk ise aynı yaklaşımı evlendiğinde eşine gösterecektir.
Çevremde çok fazla bu konuyla ilgili yakınan kadınları görmekteyim, duymaktayım maalesef. “Kadınlar destek olmak yerine köstek oluyor", “ Hemcinslerimden bunu beklemezdim" , “İş yerinde kadın personelin ve idarecilerin mobingine maruz kalıyorum" , "Beni bir kadın olarak en iyi anlaması gereken o iken nasıl böyle düşünür?" , “Annem bile beni anlamadı" gibi pek çok yakınma..
Bir önceki yazımda kadın idarecilerle sorunlar yaşayan kadın personelden bahsetmiştim.
İnsan beyni paralel işlemleme sistemiyle çalışır tıpkı bilgisayarlarda olduğu gibi..
Arka planda hep çalışan programlar vardır.
İnsanlarda da aynı şekilde arka planda düşünülen, kurgulanan başka düşünceler vardır.
En çok da arka planda olan duygu ve düşünceler davranışlarımıza yön verir.
Karar mekanizması orasıdır aslında.
Arka plandaki kodlar değişirse, davranışlarda değişir. Buzdağının görünmeyen kısmında saklı olan kadına dair tüm olumsuz duygu ve düşüncelerden arındığımız gün objektif ve hoşgörü ile önyargısız davranacağız.
Sağlıklı bireyler, hemcinslerine daha iyi empati yapabilmeli, anne kızına, gelin kayınvalidesine, kayınvalide gelinine, arkadaş dostuna…
Aynı süreçlerden kendisinin de geçtiğini, geçebileceğini düşünerek, gerçek manada empati yaptığı gün toplum daha iyi ve sağlıklı olacaktır.
Bir anne bir evlat yetiştirir. O evlat da bir nesle yön verir.
Sağlıklı kadın, sağlıklı toplum ve nesli beraberinde getirir.
Kutuplaşmanın, gruplaşmanın, ötekileştirmenin olmadığı sağlıklı yarınlarımız için daha çok hoşgörü, anlayış ve empati yapabilmemiz umuduyla…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.