İş Bankası Milletindir!
Osmanlı devleti yıkılmış Osmanlı milleti onun yerine şehit düştüğü bu vatan topraklarında yeni bir devlet kurmuştur.
Bu devletin inşasını ulus devlet mantığı içinde kabullenen dış mihraklı dayatmalar, kurulan bu devletin değer yargıları üzerinde oynamalar yapmış, hatta neredeyse tümünü tahrip etmeyi yeğlemiştir.
Tahrip edilen kurumlardan biri de Osmanlıyı İslam dünyasında lider eden onun sahip olduğu hilafet müessesesidir. İş Bankası olarak günümüz siyasetinde yer alan bir finans kuruluşunun geçmişinin temeli hilafetin kaldırıldığı zaman ve niyetle ilgilidir. Bununla ilgili bilgilerimizi tazelemek için tarih penceresinden bakmakta zaruret vardır.
Hindistan Müslümanları liderlerinden Ağa Han ve Emir Ali’nin Hilafetin kaldırılmasına karşı ortak imza ile kaleme aldıkları mektubun orijinali, İstiklal Mahkemesi Zabıtları’nda da yer almıştı.
Ağa Han ve Emir Ali, 24 Kasım 1923 tarihini taşıyan mektup’ta, halifeliğin kaldırılmaması için dönemin Başbakanı İsmet İnönü’ye görüş ve düşüncelerini iletmişlerdir.
Gönderdikleri mektupta; “Bizim hürmetle önerdiğimiz şey, Sünni dünyasının dini başkanlığının şeri kanunlarla uyumlu olarak eksiksiz olarak devam etmesidir.
Bizim görüşümüz, halifeliğin prestijinin herhangi bir şekilde azalması veya Türkiye’nin siyasi kurumundan bir dini faktör olarak tasfiye edilmesi, İslam’ın dağılması anlamına gelecektir.
Halifeliğin dünyada bir ahlaki güç olarak fiilen ortadan kaldırılması konusuna, eminiz ki ne Büyük Millet Meclisi ne de ekselansları Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa ılımlı ve mutedil bir şekilde bakabilir” demişlerdir.
Asya’daki (Hindistan’da) Hilafet Hareketi’nin lideri Muhammed Ali, Türkiye davası için yardım toplamıştır.
İngilizlerin çıkan raporda bu yardım kampanyası sırasında yaşanan olaylar şöyle anlatılır: “Müslümanlar her şeyi Osmanlı’ya yardım için getirip bıraktı. Kucağında bir bebekle bir kadın ‘Allah rızası için bu çocuğumu satın alın, bedelini Osmanlı Devleti’ne göndereyim” demiştir.
Müslüman kadınların kollarındaki bilezikleri hiç düşünmeden Osmanlıya göndermeleri, kendisi yardıma muhtaç olanların (Dilenciler dahi) kendisinden önce hilafeti düşünerek Osmanlıya destek olmaları, o dönemde görev yapan İngiliz görevlileri bir hayli şaşırtır.
Bu yardım sonucunda 1,5 milyon sterlin toplanır ve ( O dönemde 1 İngiliz Sterlini = 9 Osmanlı Lirasıdır) Mustafa Kemal savaş sonrası, bu yardımların 250 bin TL’lik bir bölümünü İş Bankası’nın kuruluşunda sermaye olarak kullanır.
Mustafa Kemal daha sonra İş Bankasındaki hisseleri CHP’ye devreder. Bu devirdeki asıl amaç da belirlenir Türk Dil Kurumuna ve Türk Tarih Kurumuna harcamalarına tahsis edilecektir. Böylece günümüzde Hazineye devletçe devredilmesine çalışılan hisseler nedeniyle, CHP İş Bankasının yönetiminde büyük oranda söz sahibi olur. Hikâyenin özü budur. CHP’nin TDK ve TTK’ya tek partili dönemde nasıl bir hizmet ürettirdiğine dair de burada kısaca hatırlatmada hafızamızı tazeleme açısından milletçe fayda var. Bu dönemde ne olmuştur? Agop Martanyan adındaki bir azınlık mensubuna dilimizi tahrip etmeye yönelik görev verilmiş, Türk Dil Kurumuna Başkanlık görevi verildiği süreçte de ismini sadece A. Dilaçar olarak yazdıran bu kişi mesela Büyük Millet Meclisine; Kamutay, Valiye; İlbay, Milletvekiline; Saylav dedirtmiş ancak tutmamıştır.
Türk Tarih Kurumu’nun hizmet anlayışı ise, İsmet İnönü döneminde, ağırlıklı olarak Avrupa tarihi, ders kitaplarına konu olmuştur. Buna örnek olarak da, “Tarih I” adlı lise ders kitabı gösterilebilir. Kitabın içeriğine bakıldığında %40 Yunan, %40 Roma tarihi, %8 Eski Anadolu tarihi ve %8 oranında da diğer konulardan bahsedilirken, neredeyse bin yıllık tarihe sahip olan Selçuklu ve Osmanlı tarihine ise sadece ve sadece %4 gibi bir oranla sınırlandırılmış olması verilen eğitimin ne kadar milli olduğunu bize göstermiş oluyorlardı.
Mustafa Kemal’in tek parti döneminde CHP devrettiği ve tasarrufu konusunda sınırlama getirdiği İş Bankasının günümüzde hazineye devri konusunda hükümetçe gündeme getirilen konu aslında oldukça yerinde ve hukukidir. Bu konuyu fazla tartışmanın bir faydası olmadığı gibi zaman kaybedilmeden bu devir gerçekleştirilmelidir.
Günümüz CHP’si aslında Mustafa Kemal’in kurduğu CHP değildir bu vesileyle de söz konusu vasiyet asla geçerli değildir. Zira Mustafa Kemal’in kurduğu CHP 16 Ekim 1981 tarihinde diğer partiler gibi kapatılmış ve siyaset yapması yasaklanmıştır. Günümüzün CHP ise tam 11 yıl sonra yani 9 Eylül 1992 tarihinde Sosyal Demokrat Partisi lideri Erdal İnönü ile Halkçı Parti lideri Aydın Güven Gürkan’ın bir araya gelerek birleşme kararı aldıktan sonra kurdukları CHP’dir. Kapatılan diğer siyasi partilerin mal ve varlıklarına el konulup siyasetten yasaklanmasının yanında günümüzün CHP’sinin de Mustafa Kemal’e atfedilen vasiyetnamesinin geçersizliğini hukuken de ortaya koymaktadır.
(https://huhunews.com/ web sayfasının kuruluşunu kutlar bundan böyle yapacağına inandığım tarafsız ve ilkeli hizmetleri için başarılar dilerim.)
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.