Neredeyse dört aydan beridir bütün dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de en öncelikli haber Coronavirüs afeti olmuş ve hala devam etmektedir.

Zira günümüz dünyası için büyük bir tehdit ve onun ötesinde öldürücü bir virüsün insanoğluna yönelik verdiği zarar konuşulmakta ve nasıl korunması gerektiği hakkında bütün insanlık adeta tek vücut olmuş durumda.

Hal böyleyken İstanbul gibi 16 milyon nüfusu barındıran ve ülkemizin en büyük şehrinin belediye başkanı her yönüyle sorumlusu olduğu şehrinin bu musibetten nasıl korunacağı cihetinde çaba göstermesi gerekirken, gündemi hiçte ilgi alanına girmeyen bir konuya taşımakta ve adeta sorumsuzca davranmaktadır

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu bakın gündemi nasıl ve kimin üzerinden değiştirmek istiyor?

Bir televizyon konuşmasında, Selahattin Demirtaş için; “HDP Lideri Demirtaş’ın neden hapiste olduğunu merak ediyorum!” diye oldukça ilginç ve kendisini görünürde hiç de ilgilendirmeyen bir konuda gündem olmak istiyor.

Aslında bay başkanın belki de hayatında en son anacağı insan olarak, Demirtaş’a yönelik ilk etapta atıfta bulunması oldukça büyük bir sıkıntı içinde olduğunu göstermektedir.

Bunu nereden anlıyoruz?

Cevabı oldukça basit olup bunun için kâhin olmaya gerek yok.

Bakın 31 Mart seçimleri öncesi bizatihi terör örgütü PKK baronlarından Cemil Bayık’ın HDP’ye çağrıda bulunarak oylarınızı CHP’nin belediye başkan adaylarına verin talimatıyla sonuçlanan batının metropollerinde olduğu gibi illerinde de etkisini göstermiş ve terör örgütünün yönlendirmesiyle hareket eden HDP seçmeni birçok ili CHP’ye kazandırmıştır.

Hatta bu konuda TBMM’de yapılan bir genel kurul oturumunda HDP sözcüsü Fatma Kurtulan’da CHP sıralarına yönelerek bizim sayemizde kazandınız bizsiz bir şey yapamayacaksınız demiştir.

CHP’nin söz konusu kazandığı illerden biri de Bolu ilimiz olmuştur.

Bu ilimizde ise trajikomik bir gelişme olmuş, aldıkları talimat doğrultusunda CHP adayı Tanju Özcan’a oy veren HDP seçmenleri belediye başkanının şahsında onlara seçim öncesi verilen vaatler yerine getirilmediği için, isyan bayrağını çekerek verdiklerini iddia ettikleri 4000 oylarını mahkeme kanalıyla geri istemek için gündem olmuşlardı.

Türkiye gündemine bir anda oturan bu rezaletin aynısının diğer illerde de olduğu, ancak Coronavirüs gündeminin canlılığı nedeniyle perde arkasında kaldığı dillendirilmektedir.

Bir taraftan da iktidara geleceğiz hazır olun diye örgütlerine yönelik yaptığı konuşmalarında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’da aslında HDP’ye verdiği vaatlerinde geciktiği ve yerine getirmediği için bu stratejiyi izlediği artık rahatsızlığa neden olduğu söylenmektedir.

İşte bütün bu ayan beyan gelişmeler nedeniyledir ki, CHP’ye belediyeleri kazandıran HDP’li seküler Kürd seçmeni henüz bir yılları dolmadan aldatıldıklarını görmüş olmanın kızgınlığı içindedirler.

Bunu fark eden Ekrem İmamoğlu veya onu bir proje olarak ortaya atanlar, bu kızgınlığın ve galeyanın önüne geçmek için Selahattin Demirtaş’ı konu mankeni olarak seçmiş bulunmaktadırlar.

Yoksa Ekrem İmamoğlu için Demirtaş’ın cezaevinde olup olmaması önemli bir mesele hiç değildir.

Bu konuda kesin hüküm koymamızın nedeni de CHP’nin tarihi boyunca hiçbir zaman Kürdlere ister mütedeyyin isterse seküler olsunlar hep ihanet ettiklerini ve hiçte umursamadıklarını Türkiye siyasi tarihi yazmakta ve birçok örnekleriyle henüz hafızalardaki yerini korumaktadır.

Bu nedenle İstanbul’daki seküler Kürd seçmenine olan vefa borcunu ödemediği anlaşılan İmamoğlu’nun onlara saygısızlık ederek akıllarıyla alay edercesine gündemi başka tarafa çekme stratejisi elbette ki büyük bir hakaret olmuştur.

Kaldı ki, bir tutuklunun veya hükümlünün olması belediye başkanlarının görev ve yetkisi alanında olmadığını en cahil Kürd bile bilmektedir.