AYŞEGÜL TÜTEN

AYŞEGÜL TÜTEN

İllüzyon, Simülasyon ve Gerçekliğin Sorgusu

A+A-

Plato'nun mağara alegorisi kritiği, illüzyon, simülasyon ve gerçeklik algısı üzerine birkaç kelam...

Plato'nun mağara alegorisini hemen herkes bilir, ünlü filozof evrensel ve zamansız olan bu metaforla bundan 24 asır evvel bize ne anlatmak istemiş olabilir. Yazar Platon ve anlatıcı(hocası) Sokrates her ne kadar doğrudan böyle bir analiz yapmasa da metaforun okuyucunun zihninde tahayyül ettirdiklerini irdelemeye çalışalım dilimiz döndüğünce:

Mağara; sözü edilen mağara duyular dünyasını, duyularla algıladığımız, alemi temsil eder. Görebildiğimiz, algılayabildiğimiz, inandığımız dünya ile sınırlıyız Aynı zamanda toplumu, toplum kurallarını, benimsenen inançları, yerleşik düzenleri imgeler. Sığındığımız limanlar, konfor alanlarımız, çıkmaktan korktuğumuz, alışageldiğimiz, zihnimizde kurduğumuz, sınırlarımız. Terk etmekten korkarız, rahatımız bozulsun istemeyiz, muhalif tavır sergilemeye çekiniriz, alışkanlıkları terk etmek ağır gelir çünkü biz insanoğluna, sıradan hayatımızı sorgulamadan, kurcalamadan yaşar gideriz. Gerçekte bir yanılsamadan ibaret olsa da sırça saraylarımız, gölgelerle avunsak, ışıktan mahrum kalsak yine de severiz, alışkanlıklarımızı. Bir döngü, devinim içinde yaşar gideriz, konformist tutum sergileyerek. Yansımalar aslının yerini alır ama biz asla bilmeyiz, bilmek istemeyiz, gerçekte olup biteni. Bilmenin yükü ağır gelir çoğu zaman, çoğu zaman da yeniliklere ayak uydurmak zor gelir. 

Mağarada zincirlenmiş insanlar; sadece mağaranın duvarını görebilen, bakış açısı sınırlı bu insanlar, toplumun parçası olan, farkındalığı gelişmemiş bireyi temsil eder gördüğü ile duyduğu ile yetinir gerçeği hiç sorgulamaz merak etmez mutlak gerçeği gördüğü gölgelerden ibaret sanır, sürü psikolojisiyle hareket eden bu güruh gerçeği görmek yerine kendine sunulanla yetinir, çoğunluğun yaptığını doğru sanmaktadır. Karanlığa alışan gözleri ışığa kolay kolay bakamaz acı duyar karanlığı arzular gerçek ışığa alışması zaman alır cesaret ve kararlılık ister.

Mağaradan çıkan mahkum; zincirlerinden kurtulanlar, konfor alanlarını terk edenler çıkar arada marjinal ruhlardır onlar. Merak kapı aralar, özgürlük tutkusu zincirlere mahkum bir hayata galebe çalar. Eşyanın hakikatini keşfeden bu ruhu artık gölgeler avutamaz, yansımalar yanılsamaların yerini hakikat almıştır çünkü. Marjinal ruh yeni ufuklara yelken açar, bu keşfini derhal sevdikleriyle dostlarıyla paylaşmak arzusundadır, ister ki aydınlıktan onlar da nasiplensin. Tarih boyunca şaşmaz bir gerçek vardır ki aykırı söz sahibini bekleyen durum dışlanmak, kınanmak, ötekileştirilmek, eleştirilmek, yalanlanmaktır.

Mağara duvarı; kör nokta, saplanıp kaldığımız hususlar, dar ufuk açımız, gördüğümüz, görmekte ısrar ettiğimiz, dışına çıkamadığımız sınırlar, dünyayı algılama şeklimiz olaylara bakışımız, sıkıştığımız dar kalıplarımız. Bize dayatılan, görmemizi istedikleri, yetinmemiz gereken alanlar.

Zincirler; hayatımıza koyulmuş engeller kendimize vurduğumuz prangalar sınırlar çıkamadığımız kalıplarımız toplumsal bağlarımız, geleneksel bağlılıklarımız bizi esir alan mahkum eden elimizi kolumuzu bağlayan algılarımız, duyularımız duygularımız...

Yankılanan görüntüler, yankı yapan sesler ve gölgeler; toplumu şekillendiren kural, norm, ideoloji ve nesnelerdir, yankılar, yansılar gerçeğin yerini alan, bizleri hakikate varmaktan alıkoyan, gerçeği görmemize mani olan her şey gerçeğin yerine geçip onu örten, gerçek algımızla oynayan hak etmedikleri yerlere koyduklarımız, sanal, sahte, yapmacık, ironik, kurgusal sanrılar, ilüzyonlardır. Duymamız gereken değil duymamızı istedikleri kadarı, görmemiz gereken değil görmemizi istedikleri kadarıdır...

Mağara hayatı; çoğu zaman kendi tercihimiz olmayıp bize sunulan, bize dayatılan, mecbur bırakıldığımız hayatlar, duyu organlarımızla sınırladığımız, sorgulamadan mutluymuşçasına yaşadığımız dünya. Kusurlu ve eksik durumda olan mağara toplumu durumunun farkında bile değildir. Bize sunulan hayatla yetinip daha iyisi, daha güzeli var mıdır düşünmeden aldanıp kalırız bu hayata...

Zincirini çözüp mağara dışına çıkan mahkum; mağaradan çıkan birileri hep olmuştur, bilgeler, bilgi arayışı içinde olanlar, ömrünü gerçeği bulmaya adamış insanlardır, nonkonformist, özgür ruhlardır onlar. Filozof, düşünür, kanaat önderi, sorgulayan, araştıran, toplumun önde gelenleri, fikir adamları, devrimci bireylerdir. Bazen Sokrates, bazen Pisagor, bazen Farabi, İbn Sina bazen de peygamberdir onlar...

Mağaradan çıkan mahkumun maruz kaldığı yoğun ışık ve geçici körlük; gerçekler acıdır, bazen acıtır, tıpkı gözleri kamaşan mahkum gibi. Adaptasyon süreci, hazmetme aşaması, haşyet, korku, dehşet, hayranlık, şaşkınlık sırasıyla... Hatta belki de geçici körlük hali özümseme, benimseme, içselleştirme, gerçekle yansımanın ayırdını yapamama halidir, yüzleşilen gerçekleri hemen kabullenememe, doğru bildiği yanlışların hezimeti, yeni duruma hemen uyum sağlayamama halidir...

Mahkumun mağaraya dönüp hevesle arkadaşlarına olup biteni anlatması; aydınlanmanın coşkusuyla hakikatin aydınlığıyla, sermest bir halde sevdiklerini de ışığa, gerçeğe, doğruya davet etme büyük bir yanılsamadan onları kurtarma çabası, hakikati bulmuş olmanın coşkusu, hakikati yayma çabası güzellikleri paylaşma gayreti, şevki...

Yaşadığınız toplumda yüksek baskı varsa ve siz de ortak toplumun düşüncelerine karşıysanız veya daha da üzücü boyutu; toplum, farklı bakış açılarını duymayı dahi istemiyorsa... 

Mağaradakilerin ona tepkisi; arkadaşları onu aptallık ve körlükle suçlar, alışkanlıklarından vazgeçemeyen gerçeğe kör arkadaşları tarafından delilikle suçlanması, saldırıya maruz kalması, doğrularla yüzleşen toplumların kadim tepkisidir, suçlama, saldırı, yalanlama. Kimini yaktılar, kimini astılar, kimini mahkum ettiler, kimini de sürgün... Yalanlarla yaşayan insanları gerçeklerle yüzleştirmek çoğu zaman beyhudedir. Gayba inanmak, bilmediğine, görmediğine inanmak her yiğidin harcı değildir. İnsan gördüğünün, gördüğünü sandığının esiridir...

Gerçek nedir, gerçek diye bir şey var mıdır, yoksa tüm gördüklerimiz bir yanılsamadan ibaret midir? Gerçeklik kavramı hakkında bilinenleri sarsacak, hayatın anlamını sorgulatacak bir metafordur bu hikaye.

Adalet, gerçeklik ve güzellik kavramlarını inceleyerek ideal bir toplum hayalini canlandırdığı siyasi bir metafor olan mağara alegorisi Plato'nun kaleminden, hocası Sokrates'in ağzından "Devlet" kitabının 7. bölümünde yer alır. Felsefik ve ontolojik açıdan aydınlık, gölge, ve karanlık olmak üzere üç temel kavramı içinde barındırır. 

Hayatları; gördükleri, duydukları bu gölgelerin ve seslerin gerçekliğine inanarak geçen mahkumları konu edinir.

Mağara metaforu bize der ki; gerçeklerle yüzleşmek cesaret ister insanları zincirlerinden kurtarsanız bile konfor olanlarını kaybetmeyi göze alamayıp kendi dünyalarına güvenli mağaralarına çekilecek duvara yansıyan gölgelerle yetinerek hayatlarını devam ettirme arzusunda olacaklardır. Aksini iddia edenler içinse dış dünyanın onu yozlaştırdığını düşünürler ve zincirlerini kırıp mağara dışına çıkmayı reddederler, mağaradan çıkmak sancılı bir süreçtir, sahici bilgiye ulaşmak emek ve cesaret gerektirir. İnsanlar cehalete inanıp aksini iddia edenlere karşı nefret besleme eğilimindedirler. 

Özgürlük üzerine bir bakış açısı olarak da okuyabileceğimiz metaforda:

Özgür insan dışarıya çıkabilmiş insandır, gerçeği, yansımadan ayırabilen insandır, sınırlandırılmalardan, zincirlerden kurtulmuş, kendi gerçeğini keşfetmiştir. Yaşam standartlarını belirleyen genel kuralları yıktığından dolayı, dayatılan kuralları sorgulamaya başlar böylece gerçeği yanlıştan ayırma yetisini kazanır. Sorgulamadan, toplumlar, gelenekler ve ideolojiler tarafından sunulanları kabul eden insanların özgürlüğü sınırlandırılmış özgürlüktür.

Her bireyin kendince özgürlük arzusu vardır, buna rağmen biliyoruz ki sınırları olan bir canlıyız, kulaklarımız belli frekanslarda sesi işitebilirken bakış açımız da aynı şekilde sınırlıdır, toplumsal, ahlâkî sınırlarımız da cabası. Kolektif yaşamın getirdiği bir özgürlük sınırı vardır tartışmasız. Kısmen özgürlüğe kavuşan mahkum ise aslında tüm bunların gerçeğin bir yansıması ve bir yanılsama olduğunu fark eder. Aydınlanma yaşar, fiziksel özgürlükle beraber düşüncede, düşünme tarzında özgürlük de söz konusudur artık bu mahkûm için. Tekrar mağaraya dönen mahkum için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır çünkü artık gerçekliğin sırrına vâkıf olmuştur. Mağaradan kurtulan adam, artık eski yaşantısına dönebilir mi, o yaşantıyı özleyebilir mi ,bir kez gerçeğin tadına varmış, bir kez mağaradan çıkmış, zincirlerini kırmış insan artık sıradan olabilir mi? Sorumluluk bilincini yüklenmiştir, bilmenin ağır yükünü sırtlanmıştır.

Aydının toplumdaki, yeri bilginin mahiyeti, özgür düşüncenin temsili, idealar akımının tasviri, ideale ulaşma çabası.... 

Tabular, zihnin koyduğu sınırlarla daha geniş perspektiften bakıp düşünemeyenler, gerçeklerden bihaber yaşamaya devam eder.

Düşünün: Tutsak bir insansınız, bir mağaranın içinde sıkışmışsınız ve toplumun saçma arkaik baskılarına maruz kalıyorsunuz. Kurtulamıyorsunuz ama daha da önemlisi kurtulmamayı da bir noktada kendiniz seçiyorsunuz çünkü halinizden memnunsunuz...

Benzer bir metaforu konu alan Truman Show filmi de, doğduğu günden itibaren bir simülasyonun içinde kurgulanmış bir hayatı yaşayan Truman'ın gerçeği anlamasını, gayet konforlu ve korunaklı olmasına rağmen bu kurgusal dünyadan, büyük bir cesaretle gerçek dünyaya, kendisi içinse bilinmeze, meçhule kaçışını anlatır. 

Işığı görmek, gerçeği bilmek, doğruyu duymak rahatsız edicidir. Bu yüzden zihin karanlığı ve esareti seçer. Özgür olmak ve gerçek ile yüzleşmek, cesaret ister. 

Miskin ve tembel insanlar için cahillik; "mutluluk" demektir. Bilmek sancılıdır, zihni yorar, oysa zincirlere mahkum bir zihin yorulmak zorunda kalmaz bu da dış dünyanın kendilerine zarar vereceğine inanan, sadece duvarı izlemek veya gözlerini kapamak gibi iki ayrı seçeneği olan zavallı, korkak insanları tatmin eder mutlu kılar ve bu nedenle özgürlüğü reddederler.

Dileriz bir gün herkes zincirlerini kırıp, mağaradan çıkabilecek kadar cesareti kendinde bulur...

Benzer metaforik senaryoya sahip tavsiye filmler:

The Truman Show, Dark City, İnception, Matrix, The Village 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.