Ey Amerika!... Tatlı yedin kokusu ağır çıkacak!
Batının insanlığa demokrasi diye yutturduğunun alt yapısında; keyfi işgal, gasp ve yağmalama yatıyor. Şu anda dünya genelinde beyaz sömürüye karşı ayaklananların tarihe not düşecek direnişlerini izliyoruz.
Bu bir başlangıçtır…
Şimdilik Amerika ile İngiltere, peşinden suç ortakları Fransa, Almanya, İtalya gelecek… “Beşli Çete” terörü finanse ederek sömürdükleri ülkelerin hangi acıları çektiklerini anlayacaklar. Mehmetçiğin ahi yerde kalmayacak…
…
Ne sandın ya! “Demokrasi getireceğim” ayaklarında Irak devletini işgal et, halkını esir al, zindanlarda gözü bağlı baba ile kızını ilişkilere zorla, binlerce masum kadını kirlet, geç petrol kuyularının üzerine otur ye iç…
Haram lokma kursağında kalır, yedirmezler.
…
1492 yılında Amerika kıtasına ayak basan Kristof Kolomb, İspanya Kralına yazdığı mektupta, “En iyi Kızılderili ölü kızılderilidir” diyordu.
Beyaz Adam’ın insan katletme zihniyeti buradan başladı.
American Indian Wars/ Amerikan Kızılderili savaşları aşağı yukarı 400 yıl sürdü. Katledilen Kızılderili sayısı 70 milyon.
…
Bitmedi… Afrika’dan getirilen Negrolar(Zenciler) köle olarak ağır işlerde çalıştırılarak insan olarak hiçbir hakka sahip değildiler, oy kullanamazlardı, izinsiz seyahat edemezlerdi. Afroamerikan(Siyah Amerikalılar)…
İşte 1705 sayılı yüz karası Virginia Kölelik yasası:
“Bu yönetim bölgesindeki tüm zenci, melez ve Kızılderili köleler taşınmaz mal olarak elde tutulacaktır. Herhangi bir köle efendisine karşı direnirse sahibi ıslah etmeye çalışırken asi köleyi öldürecek olursa böyle bir kaza hiç olmamış gibi köle sahibi tüm cezalardan muaf tutulacaktır.”
…
Zenci zulmüne karşı ilk ciddi protestoyu 1973 yılı Oscar ödülünde görüyoruz. Ödül en iyi erkek oyuncu Marlon Brando’ya verilecekti. Tüm hazırlıklar tamam, Marlon’un hayranları perdenin açılmasını heyecanla beklerken ne görsünler, karşılarında Sacheen Littlefeather adındaki bir zenci bayan. Marlon’un kaleminden çıkan elindeki yazıyı okumaya başlıyor:
“200 yıl boyunca toprağı, yaşamı, ailesi ve özgür olma hakkı için savaşan yerli halka şöyle dedik: 'indir silahını arkadaş, gel beraber oturalım. indirirsen eğer silahını arkadaş, barıştan söz ederiz senle, anlaşırız senin hayrına.' Silahlarını indirdiklerinde iste onları katlettik, onlara yalan söyledik. onları topraklarından koparmak için kandırdık. onları açlığa mahkûm ettik.
(…) Çünkü gücümüzün üstünlüğü bize diğerlerinin haklarına saldırma, mallarını gasp etme, yalnızca yaşamlarını ve özgürlüklerini savunmaya çalışırken yaşamlarını ellerinden alma hakkını sağlıyordu. onların erdemleri suça dönüşürken bizim ahlâksızlıklarımız erdem oluyordu.”
…
İşte zalimlerin demokrasi perdesi altında her türlü kirliliği erdem/demokrasi olurken, mazlumların erdemi suça dönüştürülerek sokak ortasında katliam oluyor.Şimdi zurnanın son deliğine gelindi…
Negrolar beyaz sömürüye karşı kıyama kalktılar.
Işığa doğru koşuyorlar.
Gökler gürlüyor, sağanak yağmur toprağa düşmek üzeredir.
Avrupa’yı da içine alan ırkçı ve sömürücü zalimler silinecek,
dünya yeniden vahyin gölgesinde şekillenecek.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.