Evde kal, zinde kal Türkiye!
Evde kalalım ama zindeliği de kaybetmeyelim. Zira bu virüsün en büyük düşmanı zindeliktir. Ancak zinde kalalım derken kendimize yeni problemler çıkarmayalım.
Dünyayı esir alan “koronavirüs” pek tabii Türkiye’yi de sıkı tedbirler almaya mecbur etti.
Bu çerçevede tedbirler her geçen gün artırılıyor.
Her ne kadar uzmanlar “panik yok tedbir var” telkinlerinde bulunuyorlar ise de zaten yapısında panik olan insanlar panik havasına girebiliyorlar, “daha soğukkanlı davranmalı” diyenler de endişe ediyorlar.
Televizyon programlarında her gün, Sağlık Kurulu Başkanı ve üyeleri başta olmak üzere, onlarca ilim adamı halkı bilgilendiriyor, virüsün yayılmamasının en etkili yolunun kişiler arası mesafe, evde kalmak olduğu vurgulanıyor.
Bu arada idarenin aldığı “evde kal” kararına uyarken hareketsizlik sebebi ile başka sağlık problemleri çıkabilir.
Zira bu telaş içerisinde idare bizim günlük hayatımızda ki şahsi programlarımızı da takip edemez.
Bu hususta asıl gayreti kendimiz göstermeliyiz.
Bu girişten sonra bizim asıl dile getirmek istediğimiz husus şudur.
Virüsün yayılmasını önlemek için yaşlılara ve yirmi yaş altındakilere mecburi evde kalmaları, diğer kesimlere mecbur olmadıkça yine evde kalmaları tavsiye edilmektedir.
Bu hususta ilmi otoriteye inanmaya, idarenin emirlerine de itaat etmeye mecburuz.
Dünyanın mecbur kaldığı bu izolasyonlar toplumlarda yeni bir takım sorunlar ortaya çıkarabilir.
Gerçi tıp uzmanlarımız bu mücadele de evde kalınmasının en iyi yol olduğunu vurgularken zaman zaman bağışıklığın güçlendirilmesi, beslenme şekilleri ve egzersiz yapılmasını tavsiye ediyorlar ancak virüs gündeminden fırsat bulup ta bunu bir program haline getiremiyorlar.
İnsanlar “Evde kal” programına uyarken ortaya ne gibi sorunlar çıkabilir.?
- Bu süreçte evden çıkmayacak olanların bir çoğu tansiyon, şeker, kalp ve sair hastalıkları olan kimselerdir.
- Bir grubu zaten aktif işte çarşıda, pazarda, bağda, bahçede çalışan insanlar…
- Bir grup da var ki; yirmi yaş altı okullardan, top sahalarından, işyerlerinden gelmiş çocuk ve gençlerdir.
Şimdiki halde bu aktif grupların iştahları açık, dolayısı ile aktivitelerine göre beslenme alışkanlıkları olacaktır.
Hele de bu virüsün; formda olanları etkilemediği dile getirilince insanlar daha kuvvetli yemeyi tercih edeceklerdir.
Ancak evde kaldıkları için kondisyonları da düşecektir.
Bu iştahla beslenen tansiyon ve şeker hastaları ile yağlanma sorunu olanlar başta olmak üzere birçoklarının şikayeti ortaya çıkacaktır.
-2-
Yine bu “evci gruptan” olmak üzere, “çıta gibi maşallah” dediğimiz gençlerden bazıları birer “obez” olarak karşımıza çıkabilecekler.
Öyle ise ortaya çıkacak bu sorunlara karşı toplumun bir rehberliğe ihtiyacı var.
Nedir bu rehberlik?
Bu badire geçene kadar evde kalacağımıza göre hem evde kalıp hem de zinde kalabilmemiz için, bu yoğun mesai içerisinde her şeyi idareden beklemek haksızlık olur.
- WhatsApp, Twitter vesair yollarla ya da televizyonlarda yapılacak programlarla risk kapsamına giren hastalarımıza çeşitli egzersizler ve bilgilendirmelerin yapılması sağlanmalıdır.
- Programdaki uzmanlara hastalığını ve derecesini de söyleyerek, hangi egzersizi kaç dakika hangi hızda yapabileceğimize dair sorular sormalıyız.
- İmkanı olanlar için evlerinin metre karesini de söyleyerek, kullanabilecekleri kondisyon aletleri hakkında bilgi alıp ona göre kondisyon aleti temin edip, alınacak tavsiyeye göre çalışmalı, olamayanlar ise en azından küçük dambıllar, çekme yayları gibi basit spor aletleri ile kondisyonunu korumalıdır.
Böyle bir programın yapımı bu süreçte toplumun sağlığı için hayati önem taşıyacaktır.
Aksi takdirde koronavirüs hastası ile dolup taşacağından korktuğumuz hastane acillerimize, “evde kalalım” hastalarını doldurma tehlikesi ile karşı karşıya kalabiliriz.
Kalın selâmetle.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.