PSİKOLOG HİLAL UZUNKAYA SEÇEN

PSİKOLOG HİLAL UZUNKAYA SEÇEN

Erkek, çocuk doğurmak dışında kadının yaptığı her işi yapabilir mi?

A+A-

   Çok sevdiğim, saygı duyduğum birisi bir gün böyle söylemişti.

“Erkek, isterse çocuk doğurmak dışında kadının yaptığı her işi en iyi şekilde yapabilir!"

Evet düşündüğümüzde en ünlü aşçılar, şefler erkek. Kadın işi ya da erkek işi diye ayırmaya, gruplandırmaya girmemek gerek! 


Maalesef bizim toplumumuzda bu sınıflama eskiye nazaran daha az yapılsa da hala yapılıyor.

“Bu kadının görevi", “Elinin hamuruyla erkek işine karışma!” Gibi nice ifadeler..

Görüyorum ki kadınlarda sanayiye araba götürüp tamir ettirebiliyor. Erkeklerde çocuklarının pek çok bakımıyla ilgilenebiliyor. 

   Nitekim Allah Rasulü de bunu ayırt etmemiş, ben Peygamberim yapamam, ben erkeğim yapamam dememiş. Bir kişi, Hz. Aişe'ye (ra): “Hz. Peygamber (asm) evde ne yapardı?" diye sordu. Hz. Aişe (ra): "Ev işleriyle meşgul olurdu. Elbiseleri kendi yamalar, evi kendi eliyle süpürürdü.

Eliyle süt sağar, çarşıdan ev eşyasını satın alır gelirdi. Ayakkabısı sökülürse bizzat kendisi kendi eliyle onarırdı. Su kovasının ipini bağlardı. Deveyi kendi eliyle bağlar, ona yem verirdi, köleyle birlikte un öğütürdü." diye cevap verdi.” (Buhari). Görüyoruz ki Efendimiz cinsiyet ayrımı yapmaksızın, elinden gelen her işi yapmış ve ümmetine, kendisinden sonra gelen nesillere en iyi şekilde rol model olmuştur.
   
    Bu bir öğreti, bu bir yetiştirilme tarzıdır aynı zamanda. Anneler çocuk yetiştirirken bu erkek çocuğunun görevi bu kız çocuğunun görevi dememeli. Eşit ihtimamla her iki cinsiyetten çocuğuna da evde gelişimlerine uygun görevler vermelidirler ki gelecekte onlarda kendi kurdukları yuvalarda hem bunu tatbik etsin hem de kendi gelecek nesillerine aktarabilsinler. 

   Ülkemizde ve daha pek çok kültürde soyun devamı için erkek çocuk da erkek çocuk diye tutturan, erkek çocuk doğurmayan kadını eksik gören, erkek çocuklarını el üstünde tutarken kız çocuklarına bir o kadar kötü davranan binlerce, milyonlarca aile olduğu konusunda kimsenin şüphesi yoktur. Evet, erkek çocuk yetiştirmek çok önemli. Hayır, soyunuzu devam ettirsin, soyadınızı yaşatsın diye değil. Bir kadına kadın olduğu için değil bir birey olduğu için düzgün davranmayı öğretebilesiniz diye. Erkek olduğu için değil hak ettiği için saygı göreceğini aşılayabilesiniz diye. 

   Gelin toplumumuzdaki saygı kazanımının ne kadar adaletsiz olduğuna bakalım. Toplumumuzda adeta birer şehzade olarak yetiştirilen erkek çocukları iken, küçük yaştan itibaren ev işlerinde yardım beklenen hep kız çocuklarıdır. Bir erkek çocuğa yapılabilecek en kötü şey onu yetersiz olduğuna inandırmak ve yapabileceklerini yapmalarına izin vermemektir. Masa kurulurken, toplanırken, ev işleri yapılırken bir erkeğin de bir kız çocuğunun da yaşına uygun şekilde iş bölümüne katkıda bulunması bu yüzden önemlidir. Zira zamanında şımartmaktan bayıldığınız erkek çocukları gün gelip de kendi yuvalarını kurmak istediklerinde ne yapacağını bilmeyen bir birey olduğunu fark edebiliyor. Hayatında hiç kendi işini yapmak zorunda hissetmeyen, insanlarla iletişim kurmasına, orta yolu bulmasına gerek kalmadan işi halledilen bir birey, bırakın bir evi geçindirmeyi kendi başına toplum içerisinde nasıl yaşayabilir ve özgür bir birey olabilir ki?

   Cüceloğlu’na göre cinsiyetler arasındaki farklılık sadece biyolojik özelliklerle birbirinden ayrılmaz: “Cinsiyet arasındaki farklılıklar sadece biyolojik yapıyla alakalı değildir. Sosyal çevre de bireylerle kurulan sosyal ilişkiler anlamında cinsiyet farklılıklarına yol açar.” (Cüceloğlu, 2014: 390).

Özellikle bizim toplumumuzda cinsiyet rollerindeki ayrışma ve farklılaşma kırmızı bir çizgi gibi oldukça belirgindir. Evet yaradılış olarak her iki cinsin de birbirinden farklı biyolojik ve psikolojik özellikleri mevcuttur.

Ama bu farklılıklar kişinin ailesinde, toplumdaki rollerinde ayrışmaya, kutuplaşmaya ve pozitif ayrımcılığa dönüştüğü zaman ciddi problemler ortaya çıkmaktadır. Her iki cinsiyet için de sorun olabilecek cinsiyet eşitsizliği ve buna bağlı toplum içinde, aile yaşantısında ve iş ortamında sorunlar baş göstermeye başlar. 
   
    Nitekim annesi üzerinde pek çok rolü gözlemleyen kız çocukları, evlilik ve annelik rolünün ne kadar zorlayıcı olduğunu, annenin bitmek bilmeyen sorumlulukları olduğunu görerek evlilik ve annelikten uzaklaşacak, erkek çocuk ise babanın tek sorumluluğunun dışarıda çalışıp, evde çok fazla sorumluluk almayan bir sıfat olduğunu düşünecek ve buna bağlı olarak da kendi babalık rolünü bu şekilde benimseyecektir.

Kendi sağlığımız ve gelecek nesillerimizin sağlıklı aile yaşantısı adına cinsiyet eşitsizliğine kendi ailemizde dur diyerek işe başlayabiliriz. Herkes kendi kapısının önünü süpürürse dünya gerçekten daha temiz bir yer olacak…
 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.