
Erdoğan-Putin Zirvesi Hayati Önem Taşıyor!
Putin-Erdoğan görüşmesini HuhuNews’e değerlendiren ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, “Türkiye ve Rusya arasında İdlib, krizde sadece aysbergin görünen yüzü!" dedi ve dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
HUHUNEWS.COM / ÖZEL
Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Türk-Rus ilişkilerinin geleceğine ilişkin HuhuNews’e dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Seyfettin Erol, “Astana ve Soçi Mutabakatı anlam ve önemini büyük ölçüde yitirmiştir. Tarafların yeni konjonktüre ve olası geleceğe yönelik ortak bir yol haritası oluşturmaları her iki ülkenin ama özellikle de Rusya’nın menfaatine olacaktır. Aksi takdirde, Türk yakın çevresindeki yangına körükle giden Rusya’nın bu yangını kendi içinde yaşaması kaçınılmaz olacaktır. Moskova’daki karar alıcılara şu hususu bir kez daha hatırlatmakta fayda var: Rusya’nın güvenliği, istikrarı büyük ölçüde Türkiye ile geliştireceği stratejik işbirliğinden geçmektedir. Güçlü Türkiye, başta bölge olmak üzere, Rusya’nın da sigortasıdır.” şeklinde konuştu.
“MOSKOVA’DAKİ ZİRVE HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR”
HuhuNews.com - İdlib’de yaşanan son gelişmeleri ele almak üzere Moskova’da Erdoğan ile Putin görüşmesi gerçekleşecek. Bu görüşmeden ne bekliyorsunuz?
- 5 Mart’taki liderler Zirvesi, 27 Haziran 2016 sonrası Türk-Rus ilişkilerinde başlatılan ‘normalleşme’ süreci sonrası İdlib’te sıkışan iki ülke arasındaki stratejik işbirliğinin geleceği açısından önemli bir kader anına işaret ediyor. Eylül 2018’de Tahran zirvesi sonrası bir kez daha gündeme gelen ve Soçi Zirvesi ile atlatılan (daha doğrusu dondurulan) krizi bu sefer çok önemli kılan husus, hiç kuşkusuz Şubat ayının sonlarına doğru Türk Silahlı Kuvvetleri’ni İdlib’te doğrudan hedef alan rejim saldırıları ve buradaki kayıplar oldu. Saldırıda Rusya ve İran’ın oynadığı rol, burada Esed kadar, hatta daha da ötesinde Rusya’yı ön plana çıkardı. Açıkça ifade etmek gerekirse, bu saldırıların ve yaşananların birinci derece sorumlusu Rusya’dır ve kriz Türkiye-Esed boyutundan Türkiye-Rusya boyutuna taşınmıştır. Dolayısıyla muhatap doğrudan doğruya Rusya’dır. Yarın Moskova’da yapılacak zirve Türk-Rus ilişkilerinin geleceği açısından hayati önem taşıyor. ‘Tamam mı, devam mı’ sorusunun cevabı Moskova’daki bu zirveye bağlı!
“KAZANIMLAR BÜYÜK ÖLÇÜDE KAYBOLACAK”
HuhuNews.com - 2015 yılında Türkiye-Rusya arasında ciddi bir ‘Uçak Krizi’ yaşanmıştı. Sanırım en ciddi kriz İdlib ve sonrasında yaşananlar...
- Kesinlikle bugün iki ülke arasında daha büyük bir kriz yaşanıyor. Tarafların önündeki 24 Kasım 2015 Uçak Krizi, hiç kuşkusuz daha temkinli ve soğukkanlı adımlar atmalarını gerektiriyor. Zira, beklenmedik bir adım, provokasyon, her iki ülke arasında bugüne kadar inşa edilen köprülerin yıkılması ile eşdeğer olacaktır. İki ülke ilişkilerinin yol haritası olarak da değerlendirilebilecek 16 Kasım 2001 tarihli ‘Avrasya’da İşbirliği Eylem Planı Anlaşması’ ömrünü tamamlayacaktır. Bugüne kadarki kazanımlar büyük ölçüde kaybolacaktır. Kazanımların kaybolması, beraberinde farklı bir ilişki süreci gündeme getirecektir fakat bu işbirliği olmayacaktır.
“İDLİB, KRİZDE SADECE AYSBERGİN GÖRÜNEN YÜZÜ!”
HuhuNews.com - Rusya-Türkiye ilişkilerinde tek sorun İdlib’ mi?
-Türkiye ve Rusya arasında İdlib, krizde sadece aysbergin görünen yüzü! Şu anki yaşanan kriz, Suriye iç savaşında sona gelmeyle yakından ilgilidir. Kriz, ‘Yeni Suriye’ ve bu bağlamda ‘Yeni Ortadoğu’ sürecinin bir parçasıdır. Yaşananlar, tarafların bu yakın gelecekte, yeni jeopolitik şekillenmede nasıl yer alacaklarıyla ilgili güç mücadelesinin kaçınılmaz sonuçlarından biridir. Dolayısıyla saha kadar masada da tarafları zorlu bir süreç beklemektedir. Nitekim Kremlin Sözcüsü Peskov, görüşmelerin kolay olmayacağını açıkça ifade etmektedir. İdlib, bu bağlamda iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini büyük ölçüde şekillendirecek bir test alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Peskov’un ‘her iki liderin de iki ülkenin İdlib bölgesindeki durumu çözmeye odaklandığını doğruladığını’ söylemesi de bunun bir göstergesidir. Taraflar bu bağlamda ellerindeki tüm kartları yavaş yavaş sahaya sürmeye başlamıştır. Rusya’nın askeri çözüm-savaş bağlamındaki “örtülü çıkışları” ve hatta Hatay’ı tartışmaya açmaları da bunu göstermektedir. Fakat Rusya bu tür tartışmalarla ucu açık, tehlikeli mecralara doğru yelken açmaktadır.
“İDLİB SONRASI TUFAN!”
HuhuNews.com - Yarın Moskova’daki zirveden bir uzlaşı bekliyor musunuz?
- Taraflar bir uzlaşıya varamaz ise, çöken ve bunun olası sonuçlarından etkilenen sadece Türk-Rus ilişkileri olmayacaktır. Suriye merkezli Ortadoğu başta olmak üzere, bölgesel ve küresel jeopolitik bundan etkilenecektir. Krizin sahası bu durumda İdlib-Suriye ile sınırlı kalmayacaktır. En başta Rusya, Suriye’deki varlığını devam ettirmekte zorlanacak ve şu an dondurulmuş birçok kriz fay hattı harekete geçecektir.
“PUTİN’İN DÖRTLÜ ZİRVE’YE SOĞUK BAKMASI DİKKAT ÇEKİCİ”
HuhuNews.com - Putin neden ‘Dörtlü Zirve’den çekiniyor?
- Rusya Türkiye’nin denge politikasından rahatsız. Türkiye’yi taraf olmaya ve kendisine bağımlı kılmaya zorluyor. İdlib’te izlediği kriz politikasının temel hedeflerinden biri de Türk-Batı ilişkilerini test etmek ve ‘bakın Batı arkanızda yok demek.’ Türkiye elbette oyunun farkında ve bundan ötürü Rusya-ABD/Batı eksenli denge politikasını son noktaya kadar götürmekte kararlı. Rusya’nın dörtlü zirve (Türkiye-Rusya-Almanya-Fransa) noktasındaki gönülsüzlüğü de aslında Türkiye’yi sahada olduğu gibi masada da sıkıştırmaya çalışmak. Dolayısıyla Türkiye’nin Suriye sahasına yönelik ABD, AB ve NATO bağlamındaki söylemlerini ve politikasını bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor.
“RUSYA, TÜRKİYE AÇISINDAN VAZGEÇİLMEZ DEĞİL”
HuhuNews.com - Rusya, Türkiye açısından vazgeçilmez midir?
- Rusya, Türkiye açısından kesinlikle vazgeçilmez değil! Şayet Rusya Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu kendi çapında bir fırsata dönüştürmeye çalışırsa, o zaman ABD’nin yaptığı hatayı tekrarlamış olur. Zira ABD de 24 Kasım 2015 Türkiye-Rusya krizini tek taraflı bir müttefiklik ilişkisine çevirmek istemiş, bu bağlamda Türkiye ile terör örgütünü müttefiklik ilişkileri bağlamında neredeyse eşit tutmuş ve BOP’un Suriye ayağını Ankara’ya kabul ettirmeye çalışmıştı. Bunun üzerine Türkiye dış politikasında dengeyi sağlamak ve manevra kabiliyetini arttırmak için Rusya ile sahada dengeleri tamamen değiştirecek bir süreci başlatmıştı. O zaman Türkiye açısından PYD-YPG/PKK terör örgütü ne ise, bugün de Esed rejimi odur. Zira her ikisi de bölgede belli başlı güçler adına Türkiye’ye karşı yürütülen vekâleten savaşın birer parçası konumundadırlar. Dolayısıyla Türkiye tekrar beklemedik bir çıkış yapabilir ve hiç kuşkusuz bu adım Rusya’nın hiç de menfaatine olmaz.
“TÜRKİYE POZİSYON ALMAKTA TEREDDÜT ETMEYECEKTİR”
HuhuNews.com - Türk-Rus ilişkilerinde ciddi bir güven sorunu da baş gösterdi sanırım, öyle değil mi?
- Güven inşası için yeni bir yol haritası kaçınılmaz! Gelinen aşama itibarıyla Türk-Rus ilişkilerinde ciddi anlamda bir güven sorunu söz konusudur. Özellikle Rusya’nın kaba güce dayalı siyaset-diplomasi anlayışı buna yol açmıştır. Rusya’nın kaygan zemindeki kaypak işbirliği anlayışı varlığını devam ettirdiği takdirde, Türkiye buna göre pozisyon almakta tereddüt etmeyecektir.
“ASTANA VE SOÇİ MUTABAKATI ANLAM VE ÖNEMİNİ YİTİRDİ”
HuhuNews.com - Astana ve Soçi Mutabakatı anlamsız mı kaldı?
- Astana ve Soçi Mutabakatı anlam ve önemini büyük ölçüde yitirmiştir. Tarafların yeni konjonktüre ve olası geleceğe yönelik ortak bir yol haritası oluşturmaları her iki ülkenin ama özellikle de Rusya’nın menfaatine olacaktır. Aksi takdirde, Türk yakın çevresindeki yangına körükle giden Rusya’nın bu yangını kendi içinde yaşaması kaçınılmaz olacaktır. Moskova’daki karar alıcılara şu hususu bir kez daha hatırlatmakta fayda var: Rusya’nın güvenliği, istikrarı büyük ölçüde Türkiye ile geliştireceği stratejik işbirliğinden geçmektedir. Güçlü Türkiye, başta bölge olmak üzere, Rusya’nın da sigortasıdır.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.