
Diyetisyen Berrin Esra Karaman’dan ‘tiroit’ hastalarına dikkat çeken uyarılar!
HuhuNews yazarı Diyetisyen Berrin Esra Karaman, tiroit hastalarının dikkat etmesi gereken beslenme önerilerini kaleme aldı.
HUHUNEWS.COM
Zayıflama sürecinde en fazla karşılaşılan ve günümüzde de oldukça yoğun gözlenen tiroid rahatsızlıklarında kuşkusuz beslenmenin hayati önemde olduğuna dikkat çeken Diyetisyen Berrin Esra Karaman, “Tiroit sorunlarındaki gerçekler ve beslenmenin önemi!” başlıklı yazısında şunları kaydetti:
“TRİGLİSERİT SEVİYESİ BÜYÜK ÖNEME SAHİP”
Metabolizma hızımız üzerinde oldukça etkili olan tiroit bezi aynı zamanda büyüme fonksiyonlarında, glikozun insülinle hücrelere girmesinde ve kan yağlarımız olan kolesterol ve trigliserit seviyesini düşürmede büyük öneme sahiptir.
Tiroit bezi tarafından 2 önemli hormon üretilir. Bunlardan ilki olan T4 (tiroksin) hormonu; vücudumuzdaki çinko, selenyum minerallerinden yararlanarak T3 (triodotironin) hormonuna dönüşür ve birlikte karbonhidrat, yağ, protein metabolizmasını düzenlemede rol alırlar. İşte tam bu noktada beslenmenin ve yeterli mineral alımının önemi devreye girer.
KİLO KAYBI, GİBİ ŞİKAYETLERE DİKKAT!
Bir aksaklık söz konusu olduğunda bu 2 hormonun kandaki değerlerinin az veya çok olması durumuna göre bazı tiroit hastalıkları meydana gelmektedir:
Hipertiroit: Tiroitin gereğinden çok çalışması durumudur. Bunun sonucunda metabolizma hızınızda artış, titreme, kas güçsüzlüğü, sinirlilik, çarpıntı, kilo kaybı, gibi şikâyetler görülebilir.
Hipotiroit: Tiroit bezinin az çalışması durumu dediğimiz en sık görülen klinik tiroit fonksiyon bozukluğudur. Bazı çalışmalar tiroit hormonlarının iştah mekanizmasından sorumlu leptin hormonunu düzenleyebildiğini, bu nedenle hipotiroit hastalığının obeziteye eşlik edebileceğini göstermiştir.
Graves: Hipertiroitin en sık nedenleri arasında görülen tiroitlerin çok fazla çalışması sonucu gözlerde büyümeye sebep olan bir hastalıktır.
Guatr: İyot ve selenyum minerallerinden yetersiz beslenen kişilerde, görülme riski artan tiroit bezi büyümesidir.
Haşimato: Bu hastalıkta tiroit bezi, nedeni bilinmeyen bir şekilde küçüldüğü için hormon yapacak hücreler azalır ve bunun sonucunda tiroit hormonu az üretildiği için tiroit yetmezliği ortaya çıkar, zamanla metabolizma hızınız yavaşlar ve kilo artışı görülür.
Tiroit hormon bozukluğu olan bireylere, kişiye özgü beslenme tedavisi uygulanması ile metabolik sendrom belirteçlerinin düzeltilebileceği sonucuna varılmıştır. Doğru beslenmenin önemini bir kez daha vurgulayarak çalışmalar dahilinde önemi kanıtlanmış değerli besin öğelerine sizlerle değinelim:
TİROİT SAĞLIĞIMIZI ETKİLEYEN BESİN ÖĞELERİ:
Selenyum: Tirodimizin düzenli çalışabilmesi için elzem bir mineral. Kaynaklarına baktığımızda ilk akla gelen kırmızı et, balık, deniz ürünleri diyebiliriz. Ancak tahıl, meyve ve sebzelerde bulunan selenyumun biyo elverişlilik değeri de oldukça yüksektir.
İyot: Tiroit bezinde depolanan, tiroit hormon üretimine yardımcı önemli bir mineral.
PEKİ KİMLER İYOTLU/İYOTSUZ TUZ TERCİH ETMELİ?
Hipertiroit ve Haşimato/Guatr hastaları; tiroit hormon üretiminin tetiklenmemesi için iyot mineral alımını azaltmalıdırlar. Özellikle iyotlu tuz, deniz tuzu ve iyot içeren tüm besinler beslenmeden çıkarılmalıdır. Hipotiroit hastaları; tiroit bezi yavaş çalıştığı için tiroit hormonuna ihtiyaç duyarlar ve iyotlu tuz tercih etmelidirler.
Elbette iyot sadece tuzda yok, deniz mahsullerinden ve iyot emilimini artıracak E vitamininden zengin bitkisel yağlar, zeytin, fındık, ceviz, badem gibi besinlerden yararlanılabilir.
İyot yetersizliği ve buna bağlı olarak ortaya çıkan hipotiroit tüm dünyada önemli bir halk sağlığı sorunu olmuştur.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) doksanlı yıllardan itibaren iyotlu tuz kullanımını, başta iyot yetersizliği sorunu bulunan ülkeler olmak üzere tüm dünyaya önermiş ve desteklemiştir. Günlük en az 150 mikrogram, haftada 1 mg iyotun gıdalar ve suyla alınması gerekir.
Çinko: Çinko üzerine yapılan araştırmalar tiroit fonksiyonlarına etkisini kanıtlar nitelikte! Tiroit hormonları dahil olmak üzere birçok hormon ve enerji metabolizmasında rol oynayan ve metabolizmamızın hızlanmasını sağlayan önemli bir mineraldir. Çinkodan zengin kaynaklar; yumurta, mantar, balık, kuruyemiş ve kurubaklagillerdir.
D vitamini: 2017 yılında yapılan bir çalışmaya göre haşimato tiroiti ve D vitamini arasında önemli bir bağlantı olduğu düşünülmektedir. Kış aylarında daha da eksikliği görülen bu vitamini takviye olarak almak gerekebilir.
Demir: Çalışmalar demir eksikliğinin tiroit hormonlarının çalışmasını olumsuz etkilediğini göstermektedir. Derisiz tavuk, hindi, kırmızı et tüketimi sağlıklı beslenme çerçevesinde demir ihtiyacını karşılamak için iyi birer kaynak üstelik C vitamini kaynakları (limon, maydanoz, yeşil-kırmızı biber, domates, taze meyveler) ile beraber tüketildiğinde vücuttaki katkısını arttırmak da mümkün!
Magnezyum-kalsiyum: 2014 yılında tiroit hastalarının kanlarındaki mineral miktarlarına bakıldığında, kişilerin kanında belirgin olarak magnezyum ve kalsiyumun düşük olduğu görülmüştür. Bu görüşü destekleyen çalışmalar da mevcut! Kalsiyumdan zengin süt ürünlerine ve magnezyumdan zengin meyve ve yeşil yapraklı sebzelere günlük beslenmede düzenli olarak yer vermek gerekir.
B12 vitamini: 2016 yılında 204 hipotiroit hastası arasında gerçekleştirilen çalışmaya göre B12 eksikliğinin yaygın bir şekilde görülmüştür. Ayrıca birçok çalışma B12 eksikliğinin tiroit sağlığını olumsuz yönde etkilediğini desteklemektedir. B12 düzeyini uygun aralıklarda tutmak için hayvansal gıdalardan yararlanmak gerekir.
GUATROJENİK BESİNLER TİROİT HASTALARI İÇİN SAKINCALI MI?
Soya fasulyesi, brokoli, kabak, turp, brüksel lahanasi ve kara lahanadan oluşan bu besinler iyotun vücutta kullanımına engel olunması ile bilinir, pişirildiğinde bu etki azalsa da anahtar kelimemiz ‘dengedir’ mümkün olduğunca sınırlı miktarda tüketmeye çalışmak ve etkilerinin azalmaması için tiroit ilaçları ile beraber tüketmemeye özen göstermek gerekir.
PEKİ TİROİT BOZUKLUĞU KİLO VERMEYE ENGEL MİDİR?
İlaç tedavisi tiroit fonksiyonlarını dengelemeye yardımcı olur, bu durum kilo vermenize engel olmaz. Ancak hastalık yönetimini kolaylaştırmak ve stresten uzak durmak için yeterli ve dengeli beslenme düzenini yaşam biçimi haline getirmek gerekir.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.