AYŞEGÜL TÜTEN

AYŞEGÜL TÜTEN

Deprem, Linç Kültürü, İnfak ve Nifak Üzerine...

A+A-

6 Şubat 2023 kara bir gün düşüldü tarihe kapkara harflerle, asırlar boyunca ancak görülebilecek bir felakete tanıklık ettik. Mahşerin provasını yaşadı o gün coğrafyamız. Arz titredi, gök gürledi o gece, kıyameti yaşadı canlarımız. Yetmez gibi üzerine bir de kara kışla mücadele etmek, soğuk hava koşullarına direnmek zorunda kaldı insanımız.

Yaşadığımız asrın felaketiydi, bizden çok şeyler götürdü canlarımızı, yuvalarımızı, yurtlarımızı aldığı gibi elimizden çok şeyi de öğretti, ders verdi alabilenlere.

Canlı kalmak, sağ kalmak, hayatta olmak demek değilmiş meğer. Ülkede hemen herkesin kaybı, derin bir acısı, kedere boğan bir yası var bugün.

Yaşamak bile utandırır oldu hayatta kalanlarımızı. Acıkmak, yemek yemek, uyumak, evladını sevmek, sıcak evlerimiz dahi hakkımız değilmiş gibi geldi, kardeşlerimiz o haldeyken.

Mesafeler önemini yitirdi uzak yakın kavramı ters yüz oldu, global dünya için zaten halihazırda mesafe kavramı çok bir anlam ifade etmezken bu hadise de bir kez daha mesafelerin önemsizliğini gözler önüne serdi. Sergilenen dayanışma ve gönül birliği bunun kanıtıdır. Bir dost, eli bir şifa dokunuşu, bir umut sözü bekleyen kardeşlerimize sadece yurttan değil dünyanın dört bir yanından uzandı o dost eli, insanlık dört bir koldan koşturdu. Türki Cumhuriyetler, İslam dünyası, dost ve kardeş ülkeler, komşularımız seferber oldu, iyilik seferberliği yaptı dünya. Anladık ki kötüler ve kötülükten daha fazlaydı iyiler ve iyilikler yeryüzünde. Hiç tanımadığı, yüzünü dahi görmediği insanlar için çırpındı durdu insanlık, dünyanın neresinde mazlum varsa kol kanat germeye çalışan bu alicenap millet yalnız kalmadı bu kara günde.

İnfak sözlükte; "tükenmek, tamamlanmak, son bulmak" manasındaki nefk kökünden türetilmiş olup "bitirmek, yok etmek, yoksul düşmek" anlamlarına gelse de daha çok "para veya malı elden çıkarmak" manasında kullanılır.

Dini-ahlaki bir terim olarak genellikle; "Allah'ın hoşnutluğunu elde etmek amacıyla kişinin kendi servetinden harcama yapması, ihtiyaç sahiplerine ayni ve nakdi yardımda bulunması" anlamına gelir.

İnsanın en mutlu olduğu anlardandır ihtiyaç sahibi birini sevindirdiği anlar. Onun yüzü güldükçe sizin de ruhunuz güler, paylaşımın olduğu yerde kıskançlık, haset olmaz, düşmanlıklar sevgiye dönüşür. Yardım dikeydir, yukarıdan aşağıya doğru yapılır, paylaşmak ise yataydır, sevgiyi, muhabbeti artırır, çok daha muteberdir.

Müslüman iki dünyalıdır, ahireti için de çabalar burası kadar. İnfak eden aslında verdiğini ahiret hesabına yolluyordur. İnfak; malı hem elden hem gönülden çıkarmaktır, sevdiğimiz ne varsa ondan verebilmektir, neyi terk etmek zor geliyorsa nefsimize, onu feda edebilmektir. İnfak keyiflerden konfordan maldan makamdan verebilmektir, ruhi ve bedeni arınmadır. Servet mülkiyet değil emanettir, mülk Allah'a aittir. İnfakın farz olanına zekat, nafile olanına sadaka denir. Zekat; "artma, çoğalma, arı duru hale getirme" anlamlarına gelir. Kur'an-i manası ise "artmak, arınmak için ödenmesi gereken bedel" demektir. Sadaka ise, "doğruluk, dürüstlük, sadakat" anlamlarına gelir. Servete mülkiyet gözüyle bakmayıp, emanet bilenler için de sadaka; "emanete sadakattir" bir nevi, aksi ise ihanettir.

Mü'mini münafıktan ayıran da infaktır. Bir yerde infak (paylaşma) yoksa orada nifak (bozgunculuk) vardır.

Bu hazin vesileyle çokça infak edenlere şahit olduğumuz gibi ne yazık ki durumu fırsat bilip nifak çıkarmaya çalışanlara da şahit olduk, sayıları az da olsa. Ayrıştırmaya, kutuplaştırmaya, fitne sokmaya, kötülüğü yaymaya, devam etti fırsatçılar da bu arada. 

Ahlak depremi, iman depremi, akıl depremi, vicdan depremi, adalet/hukuk depremi, bilim depremi,insanlık depremi yaşadık yaşamaya da devam ediyoruz! 

Asıl bu depremler için yardıma ihtiyacımız var!

 

Deprem ve Hayvan Dostlarımız

 

Enkaz altındaki her bir cana ayrı özeni gösterdik, hayvanlar konusunda da çok duyarlı davrandık ve insanlık sınavından başarıyla geçtik bu hususta. Enkaz altından çıkan her canla mutlandık, umutlandık. Hayatını kaybeden kurtarma ekibi üyesi köpek için de, kurtarma sırasında ayağından yaralanan köpek için de üzüldük. Sahibinin kurtarılması için çabalayan kediler, verilen ekmeği sahibine ulaştırmaya çalışan köpekler gördük, göçük altında mahsur kalan inek ve keçiler vardı hepsine birden hüzünlendik, duaya durduk dilimiz döndüğünce. Sadece insanlar değil nice canlar da yaşadı bu kıyameti ve bizim yüreklerimiz hepsine ayrı acıdı her kurtulan canla ayrı umutlandı.

 

Eleştiri Ahlâkı ve Linç Kültürü

 

Sosyal hayatın gereğidir doğru iletişim ve işbirliği, bu durumda eleştiri kültürünün yol gösterici, geliştirici bir misyonu olmalı, amaç muhatabı ezmek, bitirmek, yıkmak değil moral ve ilham vermek olmalıdır. Dozunda, terbiye sınırları dahilindeyse yapıcı olur, maksadına ulaşır eleştiri. Kişileri ve kişilik özelliklerini hedef alan eleştiriler çoğu kez dedikodu, suçlama, iftira, şikayet, saldırı, dışlama gibi nitelikler taşır ki bu da yapmaktan çok yıkmaya sebebiyet verir. Eleştirinin amacı; hata aramak ya da haklı çıkmak değil, doğruyu yanlıştan ve eğriden, tam olanı eksik olandan, iyi ve güzel olanı çirkin olandan ayırmak olmalıdır, aksi takdirde hata aramak araç değil bizatihi amaç haline gelmiş olur ki bu durumda da kişi sadece kusura, hataya odaklanır, güzellikleri göz ardı eder, kaçırır. Yaşadığımız facia neticesinde ne yazık ki bu konuda da acımasızca tutumlara denk geldik. Toplumca çok sevdiğimiz bir husustur linç etmek eleştirmek dışlamak ötekileştirmek, şu durumda bile bunu yapanlar, insanları acıyı yaşıyor veya yaşamıyor diye eleştirenler duruşunu tavrını sorgulayanlar hadsizce kınayanlar vardı maalesef. Eleştiri yapmayı öğrenemedik bir türlü ya da üstümüze vazife olmayan şeylere karışmamayı. Eleştiri yapıcı, çözüm sunucu ve üsluba uygunsa değer taşır, diğer türlü tek kelimeyle hadsizliktir, kendini bilmezliktir. Kimi acısını içinde yaşar kimi dışa vurur, herkesin yas tutma şekli farklıdır, sizin beklediğiniz tavırları sergilemedi diye, alışılanın dışında davrandı diye bir insanı acı duymamak, yas tutmamakla itham etmek haksızlıktır. Herkes kendine baksa, ben ne yapıyorum derdine düşse, artık başkalarıyla uğraşmayı bıraksak, bu acılar bize ders olsa da kınama, eleştirme dilini terk etsek, yapıcı olmayı öğrensek keşke. Alenen fırsatçılık yapanlar, acımasızca acıyı hiçe sayanlar, saygısız tutumlar sergileyenlere elbette tavır alırız, almalıyız da ama kimseye zararı dokunmadan yaşamaya çalışanları ufak mutluluklarla teselli bulmak isteyenleri rahat bırakın lütfen. 

 

Hayatların sonlandığı, hikayelerin hep yarım kaldığı bu günde vakit birlik olma, elele, gönül gönüle verme, yaraları birlikte sarma vakti.

Aşkla, umutla çırpınan insanlığa tarih tanıklık etti ne kadar yıkıldıysak o kadar kenetlendik. Kurtuluş mücadelesini birlikte vermiş bu coğrafya, kuruluş mücadelesini de verecek, yaralarımızla birlikte coğrafyamızı da onaracağız beraberce. Biliyoruz ki bu millet eliyle, olmazsa diliyle o da olmazsa kalbiyle bir olur destek olur birbirine. Zorlukla ve soğukla mücadele eden insanımızın önce yüreğini ısıtmak gerek sevgiyle muhabbetle. Acıyla tarumar olan sinelere derman olmak, yurdumuzu ve insanımızı hep birlikte imar etmektir öncelikli vazifemiz şimdilerde...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar