PSİKOTERAPİST AYŞEGÜL KESKİN

PSİKOTERAPİST AYŞEGÜL KESKİN

Cinsellik Sorun Mudur?

A+A-

Cinsel konular yüzyıllardır insanoğlunun merak ve ilgisini celbetmek ile birlikte hep saklamak, yok saymak, kötülemek ya da abartmakla da uçlarda yol almıştır. 

İnsanın doğasında var olan bir durumun bazen sıkıntıya dönüşmesini “kabullenilmez bir kusur” olarak değerlendirmek, sadece ona yüklenilen anlamla alakalıdır.

Yoksa insanın doğasında olan şeyler her zaman mükemmel değildir ve kusursuz işlemez. Zaten insanoğlu yaratılış itibariyle kusurlu – eksik davranışlar ortaya koyabilendir. 

Cinsel sorunlar yaşayan çiftler suçluluk, günahkarlık, utanma, yetersizlik, cezalandırma, kızgınlık, endişe ve korku gibi duygularla boğuşurlar. Aslında fark edilmeyen gizli amaç tehlikeli gördükleri bu alanda tüm olumsuz duygulara tutunarak kişisel koruma sağlamaktır.

Aslında insan olmanın gereklerinden olan çoğu sorun ve aksaklıklar kişinin birebir kendi ürettiği, kendine ait hatası değildir. 

Bilinç ve bilinçdışı kayıtlarında farkında olmadığımız birçok etkenler, birçok farklı sebeplerle kombine olan düşünce- inanç-duygu yoğunluklu takılma ve sorunlar kişiyi kendi içinde çatışmaya, beraberinde de karamsarlığa sürükler.

Burada önemli olan kişinin yaşadığı, yorumladığı olaya bakışı ve yaşadığı olaya yüklediği anlamlardır. Kişide çocukluk dönemlerinde oluşmuş ön yargıları, olumsuz dahi olsa yaşayarak öğrendikleri yani bilişsel veya travmatik kökenli kayıtlar farklı farklı sonuçlarla kişinin davranış biçimini yakından etkiler. 

Kaygı ve korkuları, kişiye özel doğru ve yanlışları genelde bu bilinçaltına kayıt olan dirençlerle başka yön bulur, örtülür yahut bastırılır. Bazen basit bir konuyla bile bilinçaltında kayda geçmiş olumsuz bilgi ve tecrübeler, bugünkü aktif yaşantıya, cinsel birlikteliğe monte edilerek ve anlamlar yüklenerek tetiklenebilir ve farkında olmadan birçok geçmiş kayıtları tekrarlanabilir. 

Ruhsal çatışma olayın bir yanıdır. Diğer bir yanı ise kişinin kişinin kendi bedenidir. Kaliteli bir cinsellik için tüm kaygılardan uzak bir cinsellik yaşayabilmek için sadece duygular değil, kişinin kendi bedeni ile barışık olmasıyla başlar. 

Bedenle ilgili huzursuzluklar ve rahatsızlıklar da ikilinin cinsel birlikteliğinin olumsuz etkiler.

Bazı evliliklerde yaşanılan cinsel sorunlar eşle ilgili olmayıp, kişinin geçmişten kalan ve farkında olmadığı yani bilinçaltından sızan konularla da alakalı da olabilir. 

Cinsel terapiyle farkındalık edinme konusu çift için gerçekten ciddi destektir. Çünkü yaşanılan sorunu kendini veya partnerini suçlamadan iç dünyadaki utanç, yetersizlik, değersizlik ve kızgınlık gibi yıkıcı duygularından ayrı bir boyutta değerlendirmek gerekir. 

Ancak bu şekilde yaşanan krizin adı konulabilir.

Toplumsal baskı ve kültürün zorlu yanları ile birlikte farklı anlamlar yükleyerek konuyu şahsi algılanması işleri yokuşa sürecektir. 

Hatta abartılı yorumlanan cinsel sorunlar, kişilerin hem kendine hem de partnerine acımasız davranmasına sebep olacaktır. Bu durumda işleri yoluna koymak bir uzman eliyle çok daha kolay, tarafsız ve çatışmasız olacaktır. 

Sonuç olarak yaşadığımız ve adına sorun dediğimiz ne varsa, onlara yüklediğimiz anlamlar yüzünden kendi şahsiyet ve güvenimizi zedeleyecek ciddi boyutlara varmamalı, cinsel sorunları şahsiyete bağlayarak o yönde değerlendirilmemelidir.

Hayat içinde sorun yaşamanın ‘sorunlu olmak’ anlamına gelmediğini, sadece o eylemin bazı sebeplere bağlı olarak sonuç itibari ile sorunlu olduğunu, tedavinin de sadece o eyleme yapıldığını, ayrıca evlilik ve cinsellikle ilgili sorunların çiftin ortak sorunu olduğunu da unutmamak gerekir.



 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.