Bağışıklığını sorgula söz konusu Corona!
Dünyayı etkisi altına alan corona virüs salgınlarına karşı güçlendirmemiz gereken hem bir beden hem bir ruh!
Elbette global olarak temkinli ve tedirginiz.
Peki bireysel olarak neler yapmalıyız?
Şu anda kullanımda olan antibiyotiklerin virüse karşı etkili olmadığı bilinen bir gerçek. Bağışıklık sistemimizi ne kadar güçlü tutabilirsek, corona virüs ya da başka bir virüs farketmez, vücudumuzun savaş gücü o kadar yüksek olur.
Bu sebeple, salgından korunmak ve bağışıklık sistemini güçlü tutmanın en önemli yollarından biri besinlerden geçiyor.
Bağışıklık sistemi sandığımızdan çok daha kompleks bir yapıya sahiptir.
Yani sadece portakal suyu, kelle paça çorbası içmek, tek başına belli bir besinden mucize beklemek bizi virüslerden koruyamaz.
Tam anlamıyla güçlü bir bağışıklık sistemi; daha az stresli bir yaşam tarzı, düzenli egzersiz, yeterli uyku ve hijyen koşullarının yanı sıra bütün vitamin ve minerallerden yeteri kadar alınmasına, protein miktarına, esansiyel yağ asitlerine, karbonhidrata, yani dengeli beslenmeye bağlıdır.
İlk olarak besin çeşitliliğini artırmak gerekir. Her besinin kendine özgü besleyiciliği mevcuttur. Her öğün bir çorba kasesi büyüklüğünde rengarenk mevsimine yönelik salata tüketimine yer verilmelidir.
Salatanın içerisinde turp, lahana, marul, havuç, soğan gibi en az 5 çeşit sebze ve sirke-limon ikilisi eksik olmasın!
Mevsim bahar, virüslerin en aktif taşındığı ortam ve bu dönemde en önemli kurtarıcımız ise akciğer dokusunu hücresel hasarlardan korumaya yardımcı olan antioksidan vitamin ve minerallerdir.
En önemli antioksidanlar; vücudumuzda A vitaminine dönüşen beta karotenler, A ve C vitaminleri ve folik asit diyebiliriz.
En zengin kaynaklarına baktığımızda ise elbette sarı, turuncu ve koyu yeşil yapraklı meyve ve sebzelerdir.
Bağışıklığın en güçlü antioksidanlarından biri de selenyum ve çinko!
Yapılan çalışmalara göre selenyum seviyesi düşük bireylerin çok daha kısa sürede enfeksiyona yakalandığı ve iyileşme süresinin çok daha uzun olduğu tespit edilmiştir.
Selenyum mineralinden zengin et, yumurta, tam tahıl, süt ürünleri, kabak çekirdeği, yer fıstığı, soğan, sarımsak gibi besinlere ve çinko mineralinden zengin istiridye mantarı, kaju, yoğurt tüketimine günlük beslenmede yer vermek gerekir.
Bağışıklık açısından düşünün ki Hindistan gibi kalabalık bir ülkenin sağlık açısından birçok risk faktörünü yönetebilmelerinde en büyük etken baharatlar olabilir mi?
Karabiber, kekik, kişniş, zerdeçal, köri, zencefil…
Vücuttaki toksinleri temizleyebilme özelliklerinin yanı sıra doğal ateş düşürücü, öksürük kesici etkilerinden yararlanabilmek mümkün.
Bağırsak dostu besinlere de yer vereceğiz ki vücuttaki yararlı bakteriler çoğalsın, bağırsak florası düzelsin, bağışıklık güçlensin! Probiyotik desteğe, peynir, kefir, yoğurt, az tuzlu turşu gibi fermente besinlerin tüketimine ihtiyaç artmaktadır.
Sadece el yıkama değil iç organlarında yıkanması gerekir!
Boşaltım sisteminin iyi çalışması ve toksinlerin uzaklaştırılabilmesi için yeterli su tüketimi ihmal edilemez.
Az uyku bağışıklığı düşürüyor!
Günde en az 6 saat gece uykusuna yer vermek stres düzeyini etkileyen vücudun biyolojik saati dediğimiz sirkadiyen ritim açısından da çok önemlidir.
Atlanmaması gereken en önemli detaylardan biri kan değerlerinde D vitamini, çinko, demir, B12 seviyelerini kontrol ettirmektir.
Eğer bir eksiklik söz konusu ise mutlaka hekim tavsiyesi doğrultusunda takviye almak gerekir.
Her sene bahar mevsimi ne yazık ki yaz gelmeden önce ki son çıkış yolu olarak düşünüldüğü, en hızlı kilo verme diyetlerinin, mucize bitkilerin ve zayıflama ilaçlarının ortaya çıktığı dönem!
En büyük tavsiyem bağışıklığınızı düşürecek çok düşük kalorili ve yetersiz beslenmeye yol açacak bilinçsiz tüketimlerden uzak durmanız.
Bedeninizle savaşmak yerine gerekirse biz diyetisyenlerin kontrolünde onu doğru beslemeyi öğrenerek bağışıklığınıza, sağlığınıza ve kendinize en büyük iyiliği yapmış olursunuz..
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.