Tam beş ay etti bir araya geldikleri, tam beş ay etti resmen ittifak kurdukları ama hala cumhurbaşkanı adayımız şu kişidir demediler.

Beş sefer toplandılar.

Çay içtiler, kahve içtiler, meşrubat içtiler, börek çörek yediler.

Ama hala bizim cumhurbaşkanı adayımız şu hanımdır, bu beydir demediler.

İçlerinde bilge kişiler vardı sözüm ona, o da bir çare bulamadı arkadaşlarına, her toplantı sonrası suskun kaldılar.

İçlerinde bürokraside hizmet etmiş, bakanlık, hatta başbakanlık yapmış kişi olduğu halde, hala bir çıkış yolu bulamadılar!

Sıkıntıları neydi?

Vatandaş bunu anlamak bilmek istiyordu, ama bu konu onlar için pek de önemli değildi.

Adayları için medyalarda, gazetelerin köşe yazılarında belki de ondan fazla isim belirtilmiş, yazılmıştı ama bu konuda hala bir gelişme yok.

Neyse sadede gelelim.

Geçen gün taşımalı bir miting ile Balıkesir’de sahneye çıkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, çok heyecanlı ve yüksek sesle onüç kez “ben” dediğini ardından da "Cumhurbaşkanı olacak kişinin ahlaklı olması lazım, erdemli olması lazım, devleti tanıması lazım, devlet aklının olması lazım, tecrübeli birinin olması lazım. Bu niteliklere uygun bir cumhurbaşkanı adayımız çıkacak, inşallah Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin onurlu 13’üncü cumhurbaşkanı olacak" dediğini bütün Türkiye duymuştu.

Adaylık konusunda kendisini tarif eden Kılıçdaroğlu için masadaki ve masanın altındaki dostları ne der bilmiyorum. Hatta partilisi Antakya Belediye Başkanının adaylarını belirleyecek mahfilin bu konuda da ne diyeceğini bilmediğim için, bir vatandaş olarak kendi kitlelerini seçim sürecine dahil etmek ve de beraber oturup yiyip içtikleri ortaklarına da fazla hakaret etmemesi için bir tavsiyem olacak kendilerine.

Diyeceksiniz ne hakareti?

Kılıçdaroğlu’nun yapmış olduğu son açıklama ile belli ki, beraber etrafında buluştukları masada oturanların hiçbirinin, saydığı özelliklere sahip olmadığını ve bu konuda da sadece kendisini tarif ettiğini ayan beyan ortaya çıkmıyor mu?

Nihayet tavsiyeme geliyorum, adaylarını ittifak kurdukları ortakları içinde birinin kura çekilişiyle seçilmesi.

Sakın yanlış anlamayın, altılı ganyan, on numara, süper loto ve milli piyango çekilişi kadar riskli ve ihtimali milyonda bir olacak çekiliş olmayacak benim önerim.

Zira benim tavsiyem gayet makul ve seçilme oranları altıda bir olan bir çekiliş nihayet önerdiğim. Altı küçük kağıda silinmeyecek şekilde bir kalemle, altı genel başkanının ismi yazılacak ve bir şeffaf kaseye konulacak ve bu kaseden sadece bir kağıt çekilecek.

Hepsi bu!

Ha diyeceksiniz ki, hem başlık olarak yedili masa diyorsun, hem de adayın seçilme şansının altıda bir olacağını açıklıyorsun, bu nasıl şey böyle? 

Bunda şaşılacak bir şey yok ki, her vatandaşın bildiği üzere yedinci ortağın Ali Babacan’ında

da teyit ederek dediği gibi, masada HDP yok ama onlarla diyalog içindeyiz diyordu ya.

Çekilişi ismi torbada olmayan sözüm ona bütün ortaklarından aynı mesafede duran, HDP’nin eşbaşkanları bunu hay hay yapabilir ve yapmalılar da.

Böylesi bir görevle hiç olmazsa, HDP’yi seçmeni nezdinde de böylece onore etmiş olurlar.

Eski partisinin bu çekilişi yapma görevinden dolayı da, Edirne cezaevinde hükümlü, Selahattin Demirtaş’ta kendi payına düşen övgüyü almış olur.